Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan Kocaeli’nde konuk olduğu bir radyo programında Türkiye’deki Hukuk Sistemini ve son günlerin en güncel tartışma konusu Başkanlık Sistemini anlattı.

“HUKUKUN EVRENSEL İLKELERİ”

Laik hukuk sistemini referans alan bir ülke olduğumuzu söyleyen Başkan Kazan, bu sistemin temelinde Roma Hukuku olduğunu ifade etti.  Roma Hukuku’nun insanlığın tarih boyunca süzülüp gelen değerler sistemini günümüze taşıdığını ve evrensel hukuk ilkelerini oluşturduğunu ifade ederek örnekler veren Başkan Kazan: “Hukukun evrensel ilkeleri birkaç insanın öyle oturup yazdığı şeyler değildir. Bu ilkeler yüzyıllar boyunca insanlığın ortak tecrübelerinden süzülüp gelmiş, insanların barış ve adalet içinde yaşamasının reçetesi olmuş bir değerler manzumesidir. İşte tarih boyunca insanlığın ortak tecrübelerinden süzülüp günümüze ulaşmış ama yüzyıllar sonra bugün çiğneyerek adaletsizliğe sebebiyet verdiğimiz değerlerden bazıları; ‘Bütün insanlar eşittir.  Kanunsuz suç olmaz. Geciken adalet onun reddi demektir. Satın alınabilen adaletten daha kötü bir şey olamaz. Şekle uyulmamışsa muamele yıkılır. Aksi kanıtlanıncaya kadar bir kimsenin iyi niyetli olduğu karinedir. Hiç kimse kendi davasının yargıcı olamaz. İspat yükü davacıya aittir. Şüpheden sanık yararlanır. Kanunlar herkes tarafından anlaşılabilir olmalıdır. Kıyılar herkes tarafından kullanılabilir. Aynı suça iki defa mahkûmiyet kararı verilemez’ ”.  diyerek, bugün bu ilkelere ne kadar riayet ediliyorsa o ülkenin ancak o kadar hukuk devleti olabileceğini ifade etti.

“HUKUK DEVLETİ”

“Türkiye hukuk devleti midir?” sorusuna 1976 ve 1991 yıllarında Anayasa Mahkemesinin yapmış olduğu hukuk devleti tanımını hatırlatarak cevap veren Başkan Kazan: “Her eylem ve işlevi hukuka uygun, insan hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan, yasaların da üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı, temel hukuk ilkelerinden ve anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen devlettir.” dedi.

Bugün bu tanımın hayli uzağında olduğumuzu belirten Başkan Kazan “Maalesef ‘Hukuk Devleti’ olamamak gibi bir sorunumuz var” şeklinde konuştu.

“BAŞKANLIK SİSTEMİ DEĞİL!

TUHAF BİR PARLAMENTER SİSTEM”

Başkanlık Sistemi hakkında da görüşlerini belirten Başkan Kazan şöyle konuştu; “Türkiye’de tartışılan şey aslına bakarsanız bir başkanlık sistemi değil. Önerilen sistem başkanlık sistemi değil tuhaf bir parlamenter sistemdir. Zira başkanlık sistemi ile parlamenter sistem arasında 3 asli fark vardır. Bu farklardan biri, başkanlık sisteminde yasama organı yürütme organını görevden alamaz; buna karşılık yürütme organı da yasama organının görevine son veremez, seçimlerini yenileyemez. Parlamenter sistemde ise yasama organı güvensizlik oyuyla istediği zaman yürütme organını yani hükümeti düşürebilir. Buna karşılık yürütme organı da yasama organını feshedebilir. Yani Başkanlık Sistemi yasama ve yürütme organlarının birbirlerinin görevlerine son veremedikleri, Parlamenter Sistem ise bu organların birbirlerinin görevlerine karşılıklı son verebildikleri bir sistemdir. Tartıştığımız Anayasa Değişiklik Teklifinde TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı gün yapılacaktır. Değişiklik teklifi aynı zamanda hem Cumhurbaşkanına hem de TBMM’ye seçimlerin yenilenmesine karar verme yetkisi vermektedir. Dünyada hiçbir hukukçu bunun adına ‘Başkanlık Sistemi’ diyemez. Zira Başkanlık sistemi sert bir kuvvetler ayrılığı sistemidir ve asla birbirlerinin görevlerine son veremezler. Bu itibarla önerilen sistem başbakanı olmayan tuhaf bir parlamenter sistemdir. Peki, önerilen bu sistemin başkanlık sistemi ile bir alakası yoksa neden böyle bir sisteme ihtiyaç duyuluyor? Amacın Türkiye’de bir kuvvetler birliği sistemi kurmak olduğu açıkça görülüyor. TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı gün yapılmasının nedeni de budur, Cumhurbaşkanına ve TBMM’ye seçimleri yenileme yetkisinin verilmesinin sebebi de budur. Kuvvetler birliği Anayasal Demokrasiyi tamamen ortadan kaldıracak bir sistemdir ve bu nedenle demokrasiyi savunan hiçbir hukukçunun buna rıza göstermesi düşünülemez. Başkanlık sistemi Yasama ile Yürütmenin kesin ayrılığını öngören bir sistemdir, birbirini asla feshedemez. Öncelikle bunu bilmemiz gerek. Oysaki bizim tartıştığımız sistemde Yasama Yürütmeyi, Yürütme de Yasamayı feshedebiliyor. En azından buna ‘Başkanlık Sistemi’ falan demeyelim. Zira doktrinde ve uygulamada böyle bir Başkanlık Sistemi tanımlaması yok”

“DENGE VE DENETLEME MEKANİZMASI BULUNMUYOR!”

Yasama ve yürütme organlarının tek bir kişinin elinde olmasının yanı sıra Partili bir Cumhurbaşkanı’nın aynı zamanda ‘Yargıçlar ve Savcılar Kurulu’na üyeler atayarak aynı anda yasama, yürütme ve yargı organlarını kontrol altında tutacağını dile getiren Başkan Kazan: “Başından beri tekrar ettiğim gibi bu sistem bir Başkanlık sistemi değildir! Amerika Birleşik Devletlerinde dahi Başkanın yüksek kamu görevlilerini ve yüksek yargıçları atama yetkisi Senatonun onayına tabidir. Biz de önerilen sistemde ise ilişkilerde hiçbir denge ve denetleme mekanizması bulunmamaktadır.” şeklinde konuştu.

“KUVVETLER AYRILIĞINI TARTIŞIYORUZ”

 “Kuvvetler ayrılığının olmadığı bir yerde Anayasa da olmaz” diyen Başkan Kazan sözlerine şöyle devam etti; Kuvvetler ayrılığının olmadığı bir devlet ‘anayasal devlet’ değildir. 1789 tarihli İnsan Hakları ve Yurttaş Hakları Bildirgesinin 16.maddesi bu durumu açıkça ifade etmektedir; ‘hakların güvence altına alınmadığı ve kuvvetler ayrılığının olmadığı bir toplumda anayasa yoktur’. Yani esasen burada Başkanlık sistemi gibi parlamenter sistem gibi bir hükümet sistemini tartışmıyoruz, kuvvetler ayrılığı sistemini tartışıyoruz. Yani hürriyetlerimizi tartışıyoruz, yani anayasal demokrasimizin geleceğini tartışıyoruz, yani Gazi Meclisimizin yüksek iradesini tartışıyoruz.”

FELAKETİN KIYISINDAN DÖNDÜK

15 Temmuz gibi bir felaketi yaşayarak uçurumun kenarından döndüğümüzü ve bu milletin demokrasiyi hukuku ve Anayasal devleti korumak için sokaklara döküldüğünü ve hainlerin işgal girişimine karşı hürriyetine sahip çıktığını hatırlatan Başkan Kazan bu felaketlerin tekrar yaşanmaması için parlamenter demokrasimizin güçlendirilmesi gerektiğine, hukukun evrensel nitelikleri üzerine kurulu bir yönetim şekline ve kuvvetler ayrılığı ilkesinden asla ödün vermeyecek bir Anayasaya ihtiyacımız olduğuna vurgu yaptı. 

“YENİ YILDA BARIŞ VE HUZUR DİLİYORUM”

Çok zor bir yıl geçirdiğimizi belirten Başkan Kazan: “Acılar ve gözyaşları içinde geride bıraktığımız 2016 yılını unutacağımız, yeni ümitlerin yeşereceği barış huzur ve hukukun egemen olacağı kardeşlik duygularının tüm yurttaşlarımızı kuşatacağı yeni bir yıl diliyorum.” dilekleri ile tüm vatandaşlarımızın yeni yılını kutladı.

Editör: TE Bilişim