GÜVEN KARABORSA...

Güvendiğim, hem de hemen her konuda çok güvendiğim bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Fikir ondan çıktı. Bu konuştuklarımızın yazıya dökülmesi gerek dedi. Birbirine  çok güvenen dostlar olarak sohbetimiz, ne kadar güvensiz bir toplum olduğumuza  gelmişti. Bir o, bir ben, artık nelere güvenmediğimizi ardı ardına sıralıyorduk....

HUKUKA,YARGIYA,EMNİYETE….

Hukuka,yargıya,emniyete hükümete  ve stratejilerine güvenmiyorduk artık.

Sokaklarda güvenliğimizin sağlandığı, hukukta haklarımızın saklandığı inancını gitgide yitiriyor olduğumuzu düşünüyorduk.Yolda yürürken hemen ardımızdakine, ya da yanımızdan gelip geçene şüpheyle bakışımızı,çarşıda pazarda  çantamıza  sıkı sıkı sarılışımızı hatırladık. Adres sormak için yanımızda duran araçtan kendimizi nasıl sakındığımızı, çevremizde ki yabancılara endişe ile bakışımızı konuştuk.

KONUTLARIMIZA, EKONOMİYE, DEVLETE....

Atılan temellere, zemine, çimentoya, demire

oturduğumuz evlere ve işyerlerimize güvenmediğimiz gibi, bunlara sağlam raporu verenlere de güvenmediğimizi, enkaz olur altında mı kalırızı geçmişte yaşatılanları,mağduriyetleri ve kayıplarımızı konuştuk uzun uzun.

Sıra ekonomiye geldi.Ekonomide de sıkıntı büyüktü bize göre, bir yanda ekonominin iyiye gittiğini söyleyen uzmanlar,bir yanda içerisinde bulunduğumuz  kötü durum  yüzünden ekonomiye ve ekonomiden sorumlu olanlara da itimat duymamızın engellendiğini anladık o gün.Yasal tefeciye benzettiğimiz bankalara da güvenimizin kalmadığını dile getirdik. Peynir ekmek gibi dağıtılan kredi kartları ve  kredilerin, faizleriyle  çoktan maksadını aştığını düşündük.

HASTANELERE, OKULLARA, ÖĞRETMEN VE DOKTORLARA...

Hastanelere,okullara,öğretmen ve doktorlara,ve de onların bağlı olduğu kurumlara,her yıl değişen  eğitim sistemine karşı nasılda güvenimizi yitirdiğimizi notlarımıza aldık.Evimize gelen elektrik,su gibi faturalara, mutlak sorgulamak gerek mantığıyla yaklaşmamızı hatırladık.

 Okullarımız ve öğretmenlerimizde, tarafımızdan gözaltına alındı o gün.  Eğitimde, özellikle de ilimizinYGS  sınav sonuçlarında ne kadar geride kaldığını düşündüğümüzde, onlara olan güvenimizinde sarsılıyor olduğunu üzülerek farkettik.Güvenmeyeceğimiz,güvenemeyeceğimiz o kadar olay ve insan çıkıyordu ki karşımıza, bu nedenle aslında güvensiz olmaya zorlandığımızı,kime ,neye,nasıl yaklaşacağımızı bilemez olduğumuzu düşündük birlikte.

     

    Taraftarı olduğumuz takıma, izleyicisi olduğumuz tv kanallarına ve yorumlarına, okuduğumuz gazeteye ,köşe yazarına, oy verdiğimiz partiye ve liderine, yemek yediğimiz restorana, o restoranda masamızda oturana, alışveriş yaptığımız markete, elimizde ki paraya, yönetime, yöneticilerine, belediye başkanına, yardımcısına, başbakana, bakana, bakmayana, içtiğimiz suya, tükettiğimiz gıdalara, soluduğumuz havaya, yanımızda olana ve olmayana, dosta ya da düşmana  galiba artık gü-ven-mi-yo-ruz dedik.

VE   KENDİMİZE…..

 En yakınımızdakileri bile güvensizlik içerisinde  sorguluyor olduğumuzu üzülerek dile getirdik.

En kötüsü de, hiç güvenmediğimiz insanlara bunu belli etmekten kaçınmakta olduğumuzu fark etmek oldu. Yapabileceklerimizi,yapmamız gerekenleri yapmadığımızı,konuşmaktan,neden böyle hissettiğimizi dile getirmekten korkuyor olup olamayacağımızı irdeledik.Geldiğimiz nokta şuydu ki eğer böyle yapıyorsak kendimize bile güvenmiyoruzdur diye düşündük. ….

Yani güven denen olgu artık karaborsa dedik.

 Arkadaşımla sohbetimizden hatırımda kalanlardı bu yazdıklarım.Böyle saymakla,yazmakla bitmeyecektir tabi.Sonuç olarak güvensiz bir toplum olduğumuzu düşündük,ama neden böyle olduğunu  sığdıramadık o buluşmamıza…….