Dün sabah gazetede Tuncer Kalaycı’ya dedim ki:

- Bir vücut dili uzmanı bulabilir miyiz?
Sordu:
“- Ne yapacağız?”..
Yanıtladım:
“- Ya hu dedim, yazı konusu seçmek için gazeteleri okuyorum, adaylar neler vadediyor, rakiplerine ne gibi eleştiriler yöneltiyor anlamaya çalışıyorum; bol fotoğraf görüyorum, ama dişe dokunur bir söz bulamıyorum… Sen iyisi mi seçim gidişatını vücut dili uzmanından takip et!..”
Gülerek dedi ki:
“- Bize bir vücut dili uzmanı değil, ruh doktoru gerekli!..

***

Ne yapalım, biz birbirimizle böyle konuşuruz; gümrüksüz, pasaportsuz, vizesiz…
Birbirimizi birbirimize çok güzel çekiştiririz; bizim üst kattaki yazı işlerindeki çocuklarda bizim hakkımızda neler de neler söylerler…
Bizim Sakarya böyle yaşar…
Gelişir…
Beyinsel temrinler gazetede böyle başlar…
O biçim gazeteci, hesapçı, şunun bunun tezgahtarı olsaydık, zaten Bizim Sakarya olamazdı…
Hayatın tadı da burada zaten…

***

Şimdi gelelim seçime…
Adayların çalışmalarına..
Şehirle ilgili saptamalarına, yaklaşımlarına, vaatlerine…

Eskiden politikacılar ‘ağır ol da molla desinler’ deyişine uygun davranırlardı, kurşun gücünde eleştiriler, zeka belirtisi düşüncelerle varlıklarını duyumsatırlardı, şimdi siyasette hafif sululuk moda oldu, omza el atmak, öpüşmek, yapay gülücüklerle kırk yıllık dost gibi kucaklaşmak gündeme girdi…

Ve ne yazık ki günümüzde, ağırlıkla seçim faaliyeti dedikleri böylesi bir tuhaflık üzerinden yürüyor…
Siyaset gündemini halkın ve şehrin temel sorunları oluşturmuyor…

Somut örnek mi?..
Hayat pahalılığı, hastaneler, şehir içi trafik sorunlarından vazgeçtim…
- Sakarya’da tarım alanları son on yılda yüzde 26 kayba uğradı, sorun değil mi?..
-Kimi öğrencilerimiz ömrünü doldurmuş okullarda hala öğrenim görüyor, öncelikli konu malzemesi değil mi?..
-Maliye mevzuatındaki bir yetersizlikten ötürü, Büyükşehir Belediyesi yılda 240 milyon lira
hak ettiği parasını alamıyor, skandal değil mi?...
-Tank Palet işinin seçimlerin göbeğine oturması gerekmez mi?...
- Bu şehirde 63 bin 129 yapı, imar barışı gargarasında hiçbir teknik denetim raporuna gerek duyulmadan yasallaştı, cinayet değil mi?..

Eskiden seçimlerde partilerini temsil eden kulağı kesikler iki sınıfa ayırırlardı:
Kurnaz tilkiler…
Eski kurtlar…
Fotoğraf görüntüsü vermek nedir bilmezlerdi; ama, şu malzemelerin kırıntısını bulsalar sorumlularını doğduklarına pişman ederlerdi…

***

Her neyse bu seçim süreci kafaları dank ettirecek biçimde yürümeyecek, işini ciddiyetle yapan az sayıdaki adayları bir yana koyarak söyleyecek olursak, ziyaretler yapılacak, el sıkışılacak, medyaya servis edilen fotoğraf görüntüleri anlaşılıyor ki bir süre medyada tefrika edilecek…
Seç seç al…
Yayınla…
Şu bizim Tuncer Kalaycı, bu manzarayı bize yorumlatacağına, bir vücut dili uzmanına yorumlatsa ne olurdu sanki?..