Sakarya Üniversitesi Huma Öğrenci Topluluğu tarafından ‘Kudüs Bilinci’ isimli bir etkinlik düzenlendi.

SAÜ Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen etkinliğe Prof. Dr. Abd al-Fattah El-Awaisi ve yazar Ayşe Müzeyyen Taşçı konuşmacı olarak katıldı. Kudüs’ün özgürlüğü için dünyada yaşan tüm Müslümanların harekete geçmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Abd al-Fattah El-Awaisi, "Kudüs ve Mescid-i Aksa Allah’ın yarattığı herhangi bir yer gibi değildir. Bu yeri Allah, Kur’an’da belirtmiş, Hz. Peygamber hadislerinde zikretmiştir. Allah Mescid-i Aksa’yı Peygamber efendimizin göğe yükselmesindeki yol olarak seçti. Mekke, Kâbe eğer bir hidayet merkezi ise, Medine, Mescid-i Nebevi eğer bir rahmet merkezi ise Mescid-i Aksa da bir bereket merkezidir" diye konuştu.

Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüne kavuşturulmasında, Türkiye’nin ve Türk halkının çok önemli bir rolü olacağını ifade eden Prof. Dr. El-Awaisi, "Mescid-i Aksa’da, Bilal’in sesini yeniden duyacağız. Burası sadece Filistinlilerin, sadece Arapların yeri değil, burası tüm Müslümanların yeri. Onun için burayı sadece Filistinliler ve Araplar değil, ümmet-i Muhammed fethedecektir. Zayıf bir Türkiye asla Mescid-i Aksa’yı kurtaramaz bunun için Türkiye güçlü olmak zorunda. Öte yandan da Suriye’nin ve Mısır’ın da kurtarılıp özgürleştirilmesine ihtiyaç var" dedi.

“Amaç Arz-ı Mev’ud”

Yeni dünya düzeni denilen ve bu yolda çizilen haritaların İslam coğrafyasını kapsadığını söyleyen Ayşe Müzeyyen Taşçı, “Mescid-i Aksa davası esasında yeni dünya düzeni dediğimiz haritaların yeniden şekillendirildiği Arz-ı Mev’ud’un başlangıcıdır. Bu yaklaşık 200 yıldan bu yana yani Medine’de inşa edilmiş İslam medeniyetinin etkisini kaybetmeye başladığı günlerden itibaren hız kazanmıştır. İslam’ın ilk kıblesi Mescid-i Aksa 1948’den beri işgal altındadır. Filistin topraklarını işgal eden ve İngilizlerin desteği ile İsrail devletini kuran Siyonistlerin mübarek topraklardaki tüm Müslümanları çıkarmak için 1948’den bu yana ortaya koymuş olduğu zulümler ortadadır” dedi.

Filistin’in direnişçi kadınları her şeye rağmen mübarek kılınan bu ehemmiyetli bölgeyi Siyonizma terk etmemek için her gün orada nöbet tutuyorlar diyen Taşçı, “Mescid-i Aksa’da gönlünü Allah’a bağlamış murabıt kadınlar, her sabah evlerinden çıkarken aileleri ile helalleşip akşam eve varabildiklerinde şükrederek orada nöbetlerini sürdürüyorlar. Turistlerin veya uluslararası basının olmadığı zamanlarda İsrail askerleri tarafından darp edilen murabıt kadınlar, tüm bu kötü muamelelere göğüs gererek Beytü-l Makdis’i muhafaza etmekten geri durmuyorlar. Her geçen gün sayıları artan murabıtlar, Mescid-i Aksa’nın avlusunda sohbet ve dua halkaları oluşturuyorlar” şeklinde konuştu.

Kaynak: iha