Emekliliğin keyfini ancak 2 yıl yaşayabildim. Geçen yıl Temmuz ayıydı, arandım. ‘Ferruh rahatsızlandı, bir süre gelemeyecek, yardıma ihtiyacımız var’ denildi.

Zorunlu olarak döndüm… Ferruh ile ilişkimiz önceki yıllarda çok iyi olmamıştı açıkçası… 1999’daki o büyük felaket döneminde birkaç hafta yakın ilişki kurmuştuk, sonrasında yine rutine dönüşmüştü. Yine 4-5 yıl öncesinde yollarımız Bizim Sakarya’da kesişmiş ama sonradan Yeni Sakarya’ya geçmişti.

Bu kez baştan konuştuk, birlikte çalışma kararı aldık. Bu süreçte birbirimizi daha iyi tanıdık.

Hastalıkla nasıl mücadele ettiğine tanık oldum.

Hastaneden her dönüşünde, endişeyle yüzüne baktığımda, “Çok iyi gidiyor” deyip işinin başına geçişine hayranlık duydum. Çektiği acıya rağmen işini aksatmadan sürdürmesine, gazeteyi sahiplenişine sadece ben değil, gazetedeki herkes saygı duydu, şapka çıkardı.

Malum sonun yaklaştığını bilmesine rağmen, çevresini her şeyin iyiye gittiğine inandırmak istiyordu. Hayatının oyununu oynuyordu. Onu gazetedeki son görüşümde, bir Pazar günüydü… Acısı artık gizlenemez haldeydi ki, ilk defa “Çok ağrım var, ben eve geçeyim’ dedi ve ‘sayfalar tamam’ diye ekledi.

Ertesi sabah telefonla aradı, ‘Salı günü kullanacağım izni bugün kullanayım, hastaneye gidip kontrollerimi bitireyim” dedi. O gün hastaneye girdi ve bir daha evine dönemedi.

Hastaneye ziyaretine gittiğimizde, zona daha da geniş bir alana yayılmıştı ama yine yatağında dik durmaya çalıştı. Bir sonraki gün ise yoğun bakıma alındı.

Gazete sadece bir yöneticisini değil, emekçisini kaybetti. Ben açıkları kapatmaya çalışan, herkese yetmeye çalışan geç bulduğum bir dostu yitirdim. Sakarya basını ise gerçek bir gazeteciyi…

Kaybettiğim dostların ardından yazmayı beceremiyorum. Daha önce, erken ölümüyle hepimizi üzüntüye boğan Selçuk’un (Kadı) ardından bir şeyler karalamıştım. Şimdi Ferruh’un arkasından yazmaya çalışıyorum. Onun mücadelesi, iş disiplini, duygusallığı bilinsin istedim. Onsuz zor olacak…

Tuncer KALAYCI

Editör: TE Bilişim