AYM esas yönünden devletin "yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmi bir soruşturma yürütmek durumunda" olduğunu kaydetti.

Olaya ilişkin savcılık tarafından iddianamenin 2 ayda hazırlandığı ceza mahkemesinin kararını 2008 yılında verdiğini, karara ilişkin temyiz sürecinin 2 yıl 6 ay, ikinci karara ilişkin temyiz sürecinin ise 2 yıl sürdüğü belirtilen kararda Ceza Mahkemesi'nin son olarak 24 Aralık 2014'te karar verdiğini ve henüz yargılamanın sonuçlanmadığının altı çizildi. 

AYM kararında, ölü ve yaralıların sayısının yüksekliği ve bu nedenle yargılama sürecinin uzayabileceğini belirterek "Soruşturmadaki hiçbir unsur yargılamanın bu denli uzamasını ve  henüz sonuçlandırılmamasını haklı kılmamaktadır" ifadelerine yer verdi.

AYM, başvurucuların  yaşama hakkının usul boyutunun ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında 30 bin TL ödenmesi gerektiğine hükmederken, yaşam hakkının usul boyutundan ihlali nedeniyle ayrı ayrı 20 bin TL ödenmesi talebini ise reddetti.

Editör: TE Bilişim