Tren imgesi sanatımızda, kültürümüzde çoğu zaman hayatı simgeler. Uzun vagonlu bir trenin köhne bir gardan kalkış sahnesi ve ağır ağır ufka doğru ilerlerken gözlerden kaybolması kimi zaman geri dönmeyecek sevgiliye kimi zaman yavaş yavaş tükenen ömre benzetilir. Türkülerimizde, hikayemizde, şiirimizde hep bir tren vardır. İlk aklımıza gelen hiç kuşkusuz Kara Tren türküsüdür.

            Kara tren gecikir belki hiç gelmez

            Dağlarda salınır da derdimi bilmez

            Dumanını savurur halimi görmez

            Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez

Benim ise tren dendiği zaman ilk aklıma gelen şarkı, Erkin Koray’ın Hayat Katarı oluyor.

            Hayat katarının ta en arka vagonunda yolcuyum

            Başımda bere elimde sarı madenden bir boru

            Deli gibi gidiyorum katarın gittiği yere doğru

            Nereye gider bu katar?

            Diyorlar ki niceleri gittiler de bir daha geri dönmediler

            Biliyorum ilerisi uçurum

            Fakat sen yürü yavrum

            Gerisi beter, gerisi malum

***

Şehir gündemimizde de bir süredir yoğun bir şekilde tren var. İşin aslı Adapazarı Ekspresi kaldırıldığından bu yana yıllardır treni konuşuyoruz. 100 küsur yıllık geleneğimiz Adapazarı Tren Garından son kez hareket ettiğinde bir daha geri dönmeyeceğini çoğunluğumuz biliyordu. Aramızda cesur olanlarımız da bunu dillendirmişti. O zamanlar, ‘Bu tren artık bir daha asla Adapazarı’na geri dönmez’ diyenler suçlandı, bir takım ithamlara maruz kaldılar. YHT projesine kurban edildi Adapazarı Ekspresi. İstanbul–Ankara hattında yolculuk eden yolcuların konforu için Adapazarı–İstanbul arasında yolculuk edenler hiçe sayıldı. Sakarya, Kocaeli ahalisi umursanmadı! Gerçekçi olmayan sözlerle kandırıldılar. Siyasiler, yöneticiler bu gidişatın geçici olduğunu, trenin geri geleceğini söylediler. Ama giden gidiyordu işte! Şarkıda da dendiği gibi, ‘Fakat sen yürü yavrum. Gerisi beter, gerisi malum…’ Yüz yıllık trenimiz de gardan son yolculuğuna çıkarken ağır ağır maluma doğru yürüyordu. Ve biz hakkına yakışır bir veda töreni dahi yapmamıştık.

***

Bugün ise Adapazarı Ekspresini geri getirmek için kamuoyu oluşturuldu, imzalar toplandı. Son verilere göre, 40 binin üzerinde vatandaş ‘Adapazarı Ekspresimizi Geri İstiyoruz’ kampanyasına imzalarıyla katıldı. Adapazarı halkı trenin eksikliğini büyük ölçüde hissediyor. Özellikle Adapazarı-İstanbul otobüslerine son yapılan zamla birlikte alternatif ulaşım eksikliği vatandaşlar için çok daha önemli bir hal almış durumda.

Adapazarı Ekspresinin şehir merkezine girmesi ve seferlerine yeniden başlayabilmesi için TCDD, Bakanlık düzeyinde görüşmeler yürütüldü, bir takım temaslar devam ediyor. Ancak anlaşılan giden tren kolay kolay geri gelmiyor. Giden gider!

***

Önceki gün de Başkan Zeki Toçoğlu, “Trenin merkeze gelmesini ben de istiyorum ama…” diye açıklamada bulundu. Başkan Toçoğlu’nun ama’sına bakılırsa bu iş oldukça güç! Trenin şehir merkezine, eski yuvası olan Adapazarı Tren Garına geri dönebilmesi için rayların yer altına alınması gerekiyor. Bugüne kadar yer üstünde hareket eden tren, bundan sonra ancak yer altında olursa hareket edebilecek. Bu işlemin de kolay gerçekleşemeyeceği anlaşılıyor. Öte yandan biz her şeyi başarıp Adapazarı Ekspresini Adapazarı Garına soksak bile öbür taraftaki son durağı artık Haydarpaşa değil, Pendik. Adapazarı şehir merkezinden trene binip ucuz bir yolculukla İstanbul’un göbeğine inmek yok artık. Ne kadar istesek de yok, ne yapsak da yok. Biz o treni çoktan kaçırdık!