Yazım sadece Seçilmiş ve Atanmış Yönetenlerden dertlenmek değil. Ülkemde yaşayan 78 milyonun anlayışını didiklemek, yazıksamak için.

Nasıl bir Ülke ve Vatandaş olduk böyle? Bir yakınımız ölmedikçe, “ Allah rahmet etsin; mekanı cennet olsun!” deyip, Yola aynen devam edebiliyoruz.

Terör belası nedense en çok yoksul Anadolu’nun ve batıda varoşun gençlerini vurur? Vur patlasın, çal oynasınlar içinse istatistik;

 “ Ya, zaten her gün oluyor!” gibi. Eğer kafamız buysa, Yuh olsun!

                                                                    *

O nedenle, siyasileri geçiyorum. Aile sorumluluğu; Ana-Baba denetimi, sorgusu, freni arayın. Silahlı eşini,  çocuğunu görebilen Ana-Baba, Abi-Abla kalmadı mı?

Bir evde bir kişi uyuşturucu kullanacak veya abartılı para harcıyor olacak; Ana-Baba, Abla-Abi fark etmeyecek, sormayacak, sorunu paylaşılmayacak mı?

Ana-Babalık; çocuğa ver parayı, istediği arabayı, motosikleti al altına; sal çayıra mı? Bir gün mahpus veya ölüm haberi kapıya geldiğinde herkese yazık değil mi?

                                                                    *

Tabii ki, TBMM’ye ve ülkenin hemen her köşesinde var olan Seçilmiş Meclislere                                       düşen çok büyük sorumluluklar var.

Amaaa; ülkemde, Siyasi Seçilmiş hemen tüm Meclislerde bulunanlar sütten çıkmış ak kaşık gibidir. Akıl almaz kavgalar ve karşılıklı suçlamalar gırla gider.

Evdeki çocuk için söylenecek çok şey, alınabilecek çok önlem olabilir de; ÜLKEMDEKİ SİYASİLERE ÇAĞDAŞ YOL HARİTASI BULMAK İMKANSIZ GİBİ: -(

ÜLKEMİZ BU HALDE; HAYRETTİR ki, TÜM SEÇİLMİŞ YÖNETENLER BİZ HAKLIYIZ DER. Cennette yaşarlar; yok yere ölen gençlerimize cennet vaat ederler… O nedenle, bu yazıda siyasileri es geçiyor, insanlarımıza yazıyorum.

                                                                 *

“ Gece gündüz, bu silah seslerini duyan yok mu?” diye sordum. Gece gündüz aynen devam. Ben hariç; ülkede yaşayan herkes sanki silahlı!

Nedir bu;  eşine, alacaklısına, kiracısına-ev sahibine kızan çekip silahı öldürüyor.

Alışveriş; cep telefonu, giyim, bol keseden kafelerde Ana-Baba parası harcamak gırla!.. Gençlik bu mudur?

Akıllı-Zeki tek bir gencin çılgın tercihlerle, hayatı çöpe atmasına kahrolurum. Çocuğunun önüne tüm çağdaş imkanları koyup, O’na zaman ayırmaktan kaçan, kendi hayatını yaşayan Ana-Babalar kendi geleceklerini yok eder.

                                                                       *

Hadi, buyurun Ana-Babalar!.. İlkbahar ve okul yaşandaki, her çocuğun-gencin başında şu anda kavak yelleri esiyor. Ki, en çok da Onların hakkıdır. Amaaa…

İlköğretimden, liselere, üniversitelere kadar; Okulların tümünde final evreleri. Şu anda çocuğunun okul sürecini bilmeyen tüm Ana-Babalar suç işliyorlar: -)

Başarısız ve problemli çocukların çok büyük bir oranı; asla akılsız, beceriksiz ve hasta değildir!

Acaba hastalık bizde mi? Onları izlemez, evde okul-ders paylaşmaz, başarılarını alkışlayıp teşvik etmez, sevgiyle kucaklayıp ödüllendirmezsek; BİZ NEREDEYİZ?

                                                                       *

Sözü bitirirken; asla Seçilmiş ve Atanmış Yönetenlere bir kaz daha hatırlatırım:

İyi ve doğru seçilmiş siyasilerin yönettiği bir ülke asla sorunlar yumağı yaşamaz! Onları BİZ seçtik; O konuda bile yanlışımızı ilkin kendi önüme koyarım!

Ve; Devlet deneyimi olan eski bürokratım. Şu günün Atanmış Bürokratlarından ne bekleyeceğimi iyi bilirim; hemen hiçbir yanlışlarında şaşırmam.

Bir Hukuk Devletinde Yasama-Yürütme-YARGI Bağımsızlığı olmazsa olmazdır. Liyakat Erdemi ve Hukuku ile Atanan her Yönetenin önünde saygıyla eğilirim!