Merhaba,
Yeni bir haftaya giriyoruz.
Gündem yine yoğun görünüyor.
AKP’de heyecanla beklenen ilçe adaylarının bugün yarın açıklanması bekleniyor.
Parti dışında merak, içeride kıyasıya bir mücadele var.
Kimlerin galip geleceğini sanırım hafta sonuna kadar göreceğiz.
Ancak, merak ve heyecan uyandıra AKP’deki bu mücadelenin kamuoyuna verdiği başka bir mesaj da var.
AKP’li belediyelerin başarısız olduğu ne kadar alan varsa bir bir ortaya dökülüyor.
Aday adaylarının, niçin aday olduklarını anlattığı açıklamalar, vaat ettikleri projeler dikkatle okunulduğunda, mevcut belediye başkanlarının karneleri de ortaya çıkıyor.
AKP aday adayları; kendi adaylık süreçleriyle ilgilenen muhalefetin yokluğunda bu boşluğu da dolduruyor.
Düşüncemi sorarsanız kötü de olmuyor hani…

‘Soru Yağmuru’nda bu hafta AKP Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek vardı.
Güzel bir söyleşi oldu. Samimi yanıtlar verdi.
Heyecanlı, görevini layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor.
Tanık olduğu ya da aktarılan tüm sorunlara müdahil olmak, çözüm getirmek istiyor.
Umarız bu heyecanını, şevkini kıracak olaylarla karşılaşmaz.

Önceki konuklarımıza söyleşi sonunda yönelttiğimiz soruyu kendisine de yönelttik.
Kahve sohbetine sakladığımız bu soruya aldığımız yanıtları sütunlarımıza hiç taşımadık.
Fakat bu kez aldığımız yanıtlardan biri oldukça düşündürücüydü.
Atabek’in ‘Bu benim gözlemim değil, inanmak da istemiyorum ama maalesef böyle bir algı var’ diye açıklamaya çalıştığı durum, gazetecilik mesleğinin geldiği noktayı göstermesi açısından çarpıcıydı.
Söz konusu algı şöyle:  ‘Gazeteler ve gazeteciler satın alınabilir bir meta haldi ve güven vermiyor.”

Biz bu eleştiriyi üzerimize alınmadık.
Eminiz ki diğer gazetelerde alınmayacaktır.
Ama bu yetmez.
Yapılacak şey, gazete yönetimleri, gazeteciler ve meslek örgütleri hep birlikte şapkayı önümüze koyup, ‘Niçin bu hale geldik’ diye sorup, yanlışları bulmak ve düzeltmek olmalı düşüyorum.

 

***  ***   ***

Bizim gazeteye gelince…
Yine farkımızı ortaya koyduğumuz bir haftayı geride bıraktık.
Soru Yağmuru zaten içerdiği çok değişik konular ve yorumlarla kentin önemli sorunlarına parmak basmakla karmıyor, çözüm önerileri de getiriyor.
Hafta sonunda geçirdiği rahatsız nedeniyle hepimizin yüreğini ağzına getiren İnşaat Mühendisleri Odası Sakarya Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar birbirinden ilginç konulara değindi.
Örneğin, Büyükşehir Belediyesi’nin geçen 10 yılda belki de en iyi yaptığı şeylerden biri olan imar uygulamalarındaki bir detaya işaret eden Gürpınar, “Keşke her yere iki kat diye diretmek yerine zemine göre farklı uygulama yapılabilseydi, daha planlı gelişim olurdu” dedi.

Gürpınar’ın farklı baktığı bir başka konu da raylı sisteme ilişkindi. Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, ‘Nüfus 1 milyonun altında, rantabl değil’ dediğinde, raylı sistemi savunanlar (biz dahil) ‘Bu kamu hizmetidir, kar-zararı hesabı yapılmaz” demekle yetindik. Oysa Gürpınar farklı bir bakış açısıyla “Bu belki doğru ama hepsini birden yapmak gerekmez. Nüfus yoğunluğunun olduğu yerlerden başlanıp parça parça yapılabilirdi” diyerek eni bir pencere açtı.
Dileriz yeni Büyükşehir Belediye Başkanı bu pencereden bakmayı reddetmez…


Özgür Arık’ın yılların eğitimcisi-sendikacısı Haydar Ali Özdoğan ile yaptığı Anı-Söyleşi haftanın ses getiren yazısıydı. Görev yaptığı yerlerde sadece öğrencilerini değil, köylüyü de aydınlatan, örgütlü olmanın önemini kavratan bunun bedelini de sürgünlerle, soruşturmalarla ödeyen Haydar Hoca’nın anıları okuyan herkesi duygulandırdı, düşündürdü ve güç verdi. Kendisine, hep yanında olan çileli yaşamı paylaşan eşiyle sağlıklı uzun bir yaşam diliyorum.

Hülya Bilgin Çolakoğlu’nun bu haftaki konusu ise 112 Acil Servis hizmeti oldu. Başımız her sıkıştığında aklımıza ilk gelen numaralardan olan 112’nin işleyişi, yaşanan sıkıntılar, personelinin özverisini dile getiren bu söyleşi, çok sık eleştiri yönelttiğimiz bu hizmetin nasıl zorlukla verildiğini görmek açısından da faydalı oldu.

Söyleşiler dışında fark yaratan manşetlerimize gelince….
Çarşamba günü engellilere yönelik Özel Eğitim alanında yaşanan sıkıntıları dile getirdiğimiz ‘Özel Eğitimde Dökülüyoruz’ manşetiyle çıktık. Milli Eğitim her zamanki gibi açıklama yapmak yerine ‘Bu bilgileri basına kim sızdırıyor’ diye araştırmaya çıktı. Bu konudaki iddiaları daha somut belgelerlerle netleştiriyoruz. Yakın zamanda yine manşetimizde yer alacak.

Perşembe günü, CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç’un izinsiz Irak Okulu için yaptığı açıklama vardı manşetimizde. Diğer gazetelerin ‘Özkoç Irak Okulu TBMM gündeminde’ diye verdiği ve ayrıntıları görmezden geldiği açıklamanın can alıcı bölümünü ‘Sığınmacılar Kentleşiyor’ başlığıyla manşetimize taşıdık ve sığınmacıların kendi sorunlarına çözüm aradığına, kendi mahallelerini kurduğuna ilişkin tespitlere yer verdik.
 

Cuma Günü bir ekonomi haberiyle karşınızda olduk. 1 ayda 1 milyon dolarlık çekirdek ihracatı yapan Ahmet Erkan vardı manşetimizde. Haftanın son günü ise CHP’nin adaylık önerisi götürdüğü iki önemli ismi Enver Toçoğlu ve Raşit Dünyayı taşıdık manşetimize…

Şimdilik bu kadar…
Dolu dolu gazetelerde buluşmak üzere hoşçakalın.