Şirket muhasebeci alacaktır, duyuru yapılır, başvurular alınır ve mülakat başlar.

Tek bir soru sorulur adaylara, tek cümle ve oldukça basit; 2 kere 2 kaç eder?

Ne olacak canım, tabi ki 4 eder diyenlerin alayı elenir.

Doğru cevap yani istenen cevap; “siz kaç çıkmasını istersiniz efendim”dir.

TUİK’in başına damat beyin kankasını yani ‘siz kaç çıkmasını istersiniz efendim’ diyeni getirirseniz, bu zam yağmuru altında enflasyonun nasıl olup düşük çıktığına hayret etmenize gerek kalmaz.

Enflasyon önemlidir

Enflasyon, turnusol kağıdıdır.

Enflasyon, takke düşünce görünen keldir.

Enflasyon, performansın, icraatın yegane ölçüsüdür.

Ve en önemlisi de devlet ve özel sektör patronlarının korkulu rüyası olan işçi/memur ücret artış oranının belirleyicisidir.

E düşmüyor meret, ne yapacaksın? Siz kaç çıkmasını istersiniz efendim diyeni bulacaksın.

Bir de kamuoyunu ‘siz ne yazmamızı istersiniz efendim’ diyen bir yandaş basınınız da varsa gerisi kolay.

Öyle oldu…

Baktılar ki düşüremiyorlar, kağıt üstünde indiriyor ve bunu da bir güzel yutturuyorlar.

Yutturuyorlar ki fiyatlar arttıkça, resmî enflasyonun düştüğü iddia edilen çok çok garip ülke...

Ve buna inanan garip bir kütle haline getirildik...

ARAPLAR BİZİ SATTI!!!

Çok mu şaşırdınız?

Ben de şaşıranlara şaşırıyorum.

Sanki ilk defa satmışlar, ilk kez arkadan vurmuşlar gibi…

Her hıyarım diyenin ardından bir avuç tuz alıp koşturduğumuz gibi her Müslümanım diyene inanmamız ve alakası olmayanlara ümmetin lideri yaftası yapıştırma hastalığımız, Barış Pınarı operasyona takınılan tavırlar sebebiyle kısmen iyileşecektir diye umut ediyorum.

En azından halkta bunu görüyorum.

Ama geberip giden kral soytarısı sebebiyle ülkemizde yas ilan eden yönetim anlayışı, aleniyete dökülen bu düşmanlık karşısında bile hala Arap ülkelerine yönelik tek bir laf etmiyor gördüğünüz gibi.

Demek ki aynı kafa aynı anlayış devam edecek.

Demek ki ders almadılar, almaya da niyetleri yok.

Atatürk başta olmak üzere pek çok siyasetçimiz, bizim Ortadoğu politikamızı ülke çıkarları dengesine oturtarak gayet güzel yürütmüşlerdi.

Bu iktidar sayesinde Ortadoğu bataklığına saplandık ve bir türlü çıkamıyoruz.

Tarih bilmiyoruz, okumuyoruz, dinlemiyoruz.

Dolayısıyla şu Arap seviciliğinden kurtulamıyoruz.

Merhum Yaşar Nuri Öztürk şöyle diyordu;

“Allah, Yahudileri peygamber katlettikleri için lanetledi. Bizimkiler ise Peygamber katletmediler ama peygamberin evladını katlettiler. Ehlibeyti katlettiler. Bu yüzden ben Yahudilere cinayet kavmi, ehlibeyte bunu yapanlara yani Araplara da hıyanet kavmi diyorum.

Çünkü Peygambere hıyanet ettiler.

Peygamber'in en büyük emaneti Kur'an'dan sonraki ehlibeytiydi ve ona ihanet ettiler.

Ve şimdi Allah cinayet kavmi ile hıyanet kavmini yani Yahudilerle Arapları birbirine boğduruyor.

İslam dünyası, Yahudi siyasetlerinin oyunları ile bir saat huzur bulamadan kıvranıyor.

Yemen'den Irak'a, Suudi Arabistan'dan İran'a kadar. Allah cezayı öteki dünyada verecek diye birşey yok. Bu dünyada da veriyor. İşte böyle veriyor. Onun için bizim bu işe karışmamamız lazım.

Bu tarihin verdiği bir hükümdür. Cinayet kavmi ile hıyanet kavmi birbirine girmiş. Bize ne oluyor da biz bu işe karışıyoruz. Efendim ben hangi tarafı tutacakmışım? Peygamberi katledenlerden mi taraf olacağım yoksa peygamber evladını, ehlibeyti katledenlerden mi taraf olacağım? Hayır. Bana ne. Yesinler birbirlerini…”

Haksız mı?