Kendi ülkemizde korku, endişe ve ne ile karşılaşırız düşüncesiyle yaşar olduk. Ne kötü bir histir insanın dışarıya endişeyle çıkıyor olması. Hepimiz yaşıyor, biliyoruz bu hissi.
Bugün Hendek Sağlık Ocağında işim vardı. İkinci kata çıktım çok geçmeden giriş kattaki bağırışlar üzerine aşağıya indim. Bir adam öylesine bağırıyor, öylesine hakaret ve küfür dolu sözlerle ortalığı birbirine katıyordu ki; oradaki herkes korkudan ne yapacağını şaşırmış vaziyetteydi. Kucağında bebeğiyle bekleyen anneler, yaşlı teyzeler, amcalar... Hepsi köşe bucak kalabalık içinde kaçıştı.

Mevzuu şu; Suriyeli beş kişi giriş kattaki doktorun odasına giriyor. Dr. işlemleri gereği ikinci kata çıkmalarını ve oradaki birimle görüşmelerini söylüyor gayet nazik bir dille. Ama bu cevaba son derece küstah, son derece aşağılık bir şekilde karşılık veren sığınmacılar ortalığı birbirine katarak, sağlık ocağını arbede alanına çeviriyor. Sağlık çalışanlarına sözlü ve fiilî şiddet... Dahası oradan yaka paça ayrılırlarken ne kadar Suriyeli varsa toplayıp geleceklerine dair tehditler savurarak! Emniyete haber veriliyor, emniyet olay yerine geliyor gereken neyse yapılacaktır güvencesiyle ayrılıyorum ayrılmasına ama! "gerekeni kimler yapacak" şöyle bir düşünerek...

Bugün bu çirkin olay başka başka roller ve senaryolarla hepimizin başına geliyor. Binbir umutla okullarına uğurladığımız çocuklarımızın başına ne işler gelir bilmiyoruz. İşe, alışverişe diye çıktığımız evimizden aynı moralle dönmüyoruz. Bunca endişe, korku ve bilinmezliğe ne kadar çare olabiliriz hiç düşündünüz mü? Bir çoğumuz hiç olmadı psikolojik tehdit altındayız. Neden? Niçin? Soruyorum sizlere? Ükede doktorumuz, sağlık personelimiz, güvenliğimiz, polisimiz, askerimiz, emekçimiz, çalışanımız, temizlikçimiz... Hep mi bunlar sorumlu düzenli, düzeyli ve güvenli yaşamaktan? Biraz da kendimiz düşünelim; ne kadar sorumluyuz gün ve gelecekten?
Bunun gibi tahmin etmediğimiz olaylara vesile olan kişilere bizlerin de vatandaş olarak yapacağımız küçük gibi görünen ama bir o kadar önem taşıyan sorumluluğumuz var. Hepimiz vatandaşlık görevi olarak oy vereceğiz. Beka sorunu olarak ülkemiz gündemine yapıştırıldı sığınmacılar, kendi ülkesinde savaşmak yerine hazıra getirtilen Suriyelilerin ne kadar kalıcı olacağı, bir nebze de olsa artık o küçük oy damgasının ucundaki karardadır.

Lütfen korkularınızı, endişelerinizi, yaşam standartlarınızı, kurumların dayatma politikalarını bir kez daha gözden geçirin. Ülkemizin geleceği, çocuklarımızın selameti sizin elinizdeki mühürle değişecek emin olunuz.
Mutlu bir gelecek hepimizin hakkı.

Kendi ülkesinde savaşmayı göze alamayıp, tüm bu haklara sahip olarak benim ülkemde anarşi yaratamazlar, söylemek istediğim budur. Sizler de çocuklarımızın daha fazla zarar görmemesi için, dikkatli davranmalısınız. Elbette ki mühür bizim elimizde ve o mührü, tam da bu sebepler yüzünden, mevcut iktidara vuracak olan yok!! Ülkemizin geleceği, çocuklarımızın selâmeti sizin elinizdeki mühürle değişecek emin olunuz.

Saygılarımla,
Zeynep MERÇAN.