DOST SANMA  ŞANLI VAKTİNDE  DOST  OLANI, DOST BİL GAMLI VAKTİNDE ELİNDEN  TUTANI...

 

           Güzel olan bir çok duyguyu paylaşabildiğimiz ve beraber yaşadığımız,aynı zamanda acılarımızı,sıkıntılarımızı ,dertlerimizi,kaygılarımızı paylaşabildiğimiz kişilerdir dost diye adlandırdıklarımız.Geçek dostlar birbirine asla bilerek ve isteyerek üzüntü vermez.Gerçek dostlar birbirine  yalan söylemez,ihanet etmez.Dost olan insanlar birbirlerini yanlışa sürüklemez ,yarı  yolda  bırakmaz.Dostlar  birbirlerini eleştirir ama yadırgayıp, yargılamaz.Dostluk o kadar özel bir ilişkidir ki  benzersiz ve hesapsızdır.

              Hepimizin hayatında mutlaka sahip çıkmamız,özen göstermemiz,kıymetini bilmemiz,sıkıca sarılmamız gereken  dostlarımız vardır.Bugün böyle bir konuyu yazıyor olmamın nedeni belki sahip olduğum dostlarıma duyduğum güven ve inaçla yaşadığım mutluluğu paylaşmaktır. Belki de dostu olmayanlara ,gerçek dostluğu kavrayamayanlara bu olguyu azda olsa anımsatmak  isteğidir bende ki...

            Çok insan arkadaşlık ve dostluk kavramını ne yazık ki  birbirine karıştırır.Mutlaka arkadaşlıkda çok güzel bir duygu ve paylaşımdır.Ancak arkadaşlıklar yer,zaman,konum değiştiği zaman değişebilir.Dostluk ise bu durumların hiçbirinden etkilenmez ve süresizdir.Benim dostluk üzerine söylemek istediğim hemen herşeyi Can YÜCEL o kadar güzel anlatmış ki sizlerle aynen paylaşmak isterim.Hızla hemen her şeyi yıpratıp, bilinçsizce tükettiğimiz şu dönemde evet kadınımıza ,çocuğumuza,sokak hayvanlarımıza,gelenek göreneklerimize ,örf adetlerimize ,işimize,paramıza,yaşadığımız yere  falan sahip çıkalım ama  insanın gerçek bir dostu yoksa eğer bunlar  neye yarar ki.... Kanımca  en öncelikli olan dostlarımıza sahip çıkmaktır.

                   İşte Can Yücel'in çok sevdiğim,  dostluğa dair o yazısı;

            Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın... "Nereden çıktın bu vakitte" dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; "Gözünün dilini" bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı... Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları, ...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı... En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz... Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli. Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "hak ettim" diyebilmelisin. Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi... Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş...

                                                                                                                     sevgilerimle...