Canım kolayına sıkılmaz.Bana öyle gelir ki, bunun en önemli nedeni, boşuna vakit geçirmeye alışmamış olmamdır.Günlük işlerin ışında radyo dinlerim, gazete ve kitap okurum, ya da yazarım.Yorgunluğum hissettiğim anlarda da, Hasırcılar’da Sarı Hikmet’in mekanına gider iskambil oynarım ya da ezeli rakibim Kudret Saran’la tavla maçı yaparım.Bir yere 5-10 dakika oturup, hiçbir şey yapmadığım da olmaz mı? Olur elbet…Ya o sırada nasıl yaşarım?İnsan kafası otomobil motoruna benzemez ki, anahtarı çevirip kontağı kapatınca duruversin. Uyanık oldukça beyin, kendi kendine, emir almadan çalışmayı sürdürür gider.Böyle anlarda, beyin arenasına üşüşen iyi ya da kötü konular da olur.Hep kötüler gelmez ya, güzelim eski günler, müstesna dostlar da kapıyı kendiliğinden açıp geliverirler.Dönmemek üzere dünyamızı terk etmiş olanlar da bu kapıyı kullanırlar.Gecenin ileri bir saatinde, biraz önce, Cemal Sakarya merhum, çatık kaşlı sımsıcak, sevecen gülümsemesiyle buyurdu.Hukukçu, politikacı olmasının önünde, kendisi ‘adam’dı.Cemal Sakarya Boşnak’tı; Boşnakça söyleyişle ‘dobra’ idi.1980 darbesi yapılıp, partiler kapatılıncaya kadar CHP’nin il başkanıydı.Dobra adamla eski, güzel günleri andık.Eski güzel günleri anlatırken, sözü 1979 yılında yapılan CHP Büyük Kurultayı’na getirdi.CHP iktidarda, Bülent Ecevit de Başbakanmış.O yıllarda CHP kurultayları dört gün sürermiş, ilk gün Kadın Kolları Kurultayı, sonra Gençlik Kolları Kurultayı yapılır, son iki günde ‘Ana Kurultay’a geçilirmiş.Ana Kurultay’ın birinci gün konuşmalar ve ‘Genel Başkan seçimi’, ikinci günü ise ‘Parti Meclisi’ seçimleri yapılırmış.Kurultay’ın üçüncü günü Başbakan Bülent Ecevit yeniden genel başkan seçilmiş.Son günü, kırk kişilik ‘Parti Meclisi’ ve on beş kişilik ‘Merkez Disiplin Kurulu’ seçimlerine geçilmiş ki, Bülent Ecevit kürsüye çıkmış ve liste dayatması yaparak, benim listemin karşısına liste çıkarsa genel başkanlıktan ve Başbakanlıktan istifa ederim tehdidinde bulunmuş.Salonda şaşkınlığın ardından uğultu çıkmaya başlamış.Uğultular arasında kürsüye çıkan Sakarya İl Başkanı Cemal Sakarya: “ - Sayın Genel Başkan, Gazi Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’nün koltuğunda oturuyorsunuz. Kurultaya dayatma yapamazsınız. Siz İlah, kurultay delegeleri de kapıkulu değildir. Biz İnönü okulunda böyle öğrendik. Liste çıkartıyoruz. Tehdit edilmeyi kabul etmiyoruz” demiş.Bu satırlardan sonra denebilir ki, e hadi sözü nereye bağlayacaksan bağla!Yazının tam burasında, köşemden arada sırada çattığım birkaç CHP il yöneticisi aklıma geldi.Þimdi onlar, eğer yazımı okuyorlarsa, yine kendilerine çattığımı sanacaklar.Hiç alakası yok…Dedim ya, gecenin ileri bir saatinde Cemal Sakarya’yı anarken aklıma gelenleri sayfaya geçirdim diye.Anı bunlar!Öyle kitap rafı yerleştirir gibi ilgili olanlar yan yana konamıyor ki.Kendileri nasıl geldiyse öyle…Yine de isteyen kıssadan hisse çıkarabilir.Varlığını efendisine, kahyasına armağan edenler hariç…