Yıllardır, “ Sapanca-Kırkpınar-Kurtköy-Yanık dağlarında ormanı kesip, orayı imara açmayın! Sapanca Gölü’nün tüm çevresi yaşlı, granül topraklardır.

Elle avuçlanabilen o toprakları ağaçlar tutuyor. Ağaç kesilirse, küçük yağmurla bile O tepeler aşağıya akar. Orta ve büyük sağanak yağışlarda, Allah korusun!

Bilin ki, büyük bir yağmurda O tepeler Sapanca’yı İzmit’e bağlayan ana caddeye inebilir. Önüne gelen can ve malı alıp götürebilir!” diye yazarım.

**

Aldığım doğrudan ve dolaylı tehditleri sayamam. Oysa, Orada beş kuruşluk malım mülküm yok. Evim de oralardan uzak; Kırkpınarlıyım!

Ama, 17 Ağustos 1999 günü öğlen saatlerinde geldiğim, Sapanca Yanık Köy’de tam 8-9 ay yaşadım. Çerkez kökenli Yanık Köy’e sevgim saygım büyüktür.

O nedenle, her önemli yağmurdan sonra giderim. Muhtarlığın oradan girer, piknik alanını ve okulu geçip, küçük dere kenarından yukarılara çıkarım.

70-80 metre sonra sola dar sokaklara girerim. Çünkü, Eski ve Köklü Yanık Konakları, Kafkas Dünyası orada insanı sarıp sarmalar. Devam edip, soldan iner, cami karşısındaki köy kahvesinin yanından caddeye çıkarım

**

Yine öyle yaptım. Yanık Köyünün yollarını sular almış götürmüş.Toprak ve taş getirmiş. Zarar çok. Ki, daha bu yağmur büyük bir yağmur da değil.

Aslında Yanık’ı daha büyük kayıplardan kurtaranlar, Taş Ocağı açılmasından kurtaran O Doğa Sevdalılarıdır.

Yanık Köyü imardan kendisini hep korumaya çalışmış, iyi yapmış. O Doğa Sevdası hayattır. Üç-beş kişinin kazandığı para biter; Yanık Köyü ayakta kalsın!

KURTKÖY, YANIK, MAHMUDİYE;

TÜM DERELER ÇAMUR, TAŞ AKIYOR !

Sakarya’daki Atanmış ve Seçilmiş tüm Yönetenlerin dikkatini çekmek için; Adapazarı’nın batısında kalan tüm tepelik, dağlık arazilerde yapılan yanlışları hep yazdım.

Onların pek kılı kıpırdamadı ama; birilerinin tüyleri bana kadar dikildi : -)

Dün gittim; Kurtköy ve Mahmudiye dereleri çamur, taş, toprak akıyor. Tüm yapay göletler tepeleme taş, toprakla taşmış : -(

**

” Bölgedeki dağlar, yaşlı-Heyelan tehlikesi olan, imara açılması çok hatalı tepeler. Granül topraklı O tepeleri ağaçlar-ormanlar tutuyor; ağaç kesilir mi?

Bilimsel ve çok iyi zemin etütleri yapılmadan, İmara açılması da büyük hata. İmara açılıp, yamaçların teraslanması sırasında zemin izlenmeyişi de hata.

Ki; 6-8 metre yüksek istinat duvarları yapıldıktan sonra; 3 metre ötede istinattan da alçak 2 katlı konaklar yapılması da çok düşündürücü.

Dünya, yaşanan heyelanlarla sarsılıyor. Bizi Allah koruyor. Ama, büyük bir sel yaşarsak, bu Takdir-i İlahi değil, insan hatasıdır.” dersen, tepene dikilirler!

**

Yağmurlar devam ediyor. Mübarek Ramazan’da insanların aklı gökyüzünde.

Sapanca, Hacımercan, Kırkpınar, Mahmudiye, Kurtköy, Yanık tepelerine her yıl defalarca çıktım. Tam 1,5 yıldır O tepelerde rantın da beli kırıldı.

Ona da üzüldüm; yapılan şahane villalar bile elde kaldı. Satılanlara da pek eskisi gibi gelen giden yok. Müteahhitler, bekle gör durumunda.

Hani, “ Bu terazi bu kadar yükü çekmez !” gibi bir söz vardır. Son sözüm de Sakarya’yı Yönetenlere: Kocaeli, tüm İl de zemin etüdü taraması başlattı.

ORMANI ANLAYAN OSMANLI;

KESİP, İMARA VE HEYELANA AÇAN BİZ ?

Serdivan tepeleri de, Göl’e bakan tüm yamaçlar da; yaşlı ve heyelan tehlikesi çok olan tepeler. Bağlar Mahallesi’ni sel alırsa şaşırmam, ama çok üzülürüm.

Adapazarı’nda geçen 50-60 yılımızı bin kere örnek verdim. Şehrin içme suyu hatları O Göl’den 100-200 metre yükseklerden ve E.5’e paralel gelirdi.

Toprak, kolay ufalanan, yağmurlarda Göl’e doğru akan yapıdadır. Yağmurun çokça yağdığı her zaman, toprak da heyelanla aşağılara kadar akar.

Şehrin Su hatları da selle, heyelanla parçalanır. Şehir; bazen 2, bazen 3-4 gün susuz kalırdı.

Son yıllarda su hatlarının en üst tepelere alınması ve çelik borular döşenmesi işi kurtardı. Büyük bir afet ile karşılaşmazsak, dileriz su hatları sağlamdır.

**

Bugünün kuşakları E.5’i artık D.100 diye bilir. Oradan İzmit’e giderken de, dev istinat duvarları ile O tepelerde heyelanın nasıl önlendiği görülür.

insanlarımıza devletin ve halkın yaşadığı bu zararların nedenini anlatmaz. Çünkü, “ Boşuna çene yorma, kimse bunları dinlemez!” denir.

“ Osmanlı, ah Ceddimiz Osmanlı !” diye övünerek gezen, ama Osmanlı’yı da hiç bilmeyenlere artık iki lafım daha olur : -) Osmanlı Sakaryası nasılmış?

**

Çınarlı Adapazarı sokaklarını daha yeni yazdım: Çark Caddesi’ni galeri gibi örtmüş Çınarlı Cadde’yi; Çınarlı Çark Mesire’yi, Çınarlı İstasyon Caddesi’ni. Gidin, Osmanlı’yı orada soluyun. Sonra, bize bakın, neremiz Osmanlı?

Yalova-İzmit-Sapanca,Akyazı-Hendek dağları; öğleden sonra havayı karanlık yapan Ormanlarla kaplıymış. Osmanlı Adapazarı Garı’nı yapmışı; Donanması, tüm ihtiyaçları için keresteyi o ormanlardan sağlamış; neremiz Osmanlı?