CHP karar vermeli!.. 

   Son genel seçimde CHP'ye oy veren seçmen sayısının 11 milyonun üzerinde olduğunu hatırlıyorum..

   Yani, 2011'de her 4 seçmenden biri, CHP'nin iktidar olma ihtimaline inanarak mührü bu partinin ambleminin üzerine bastı.
   Aradan epey bir zaman geçti.

   Geçen zaman içinde; CHP'nin akılda kalan, toplumun geniş kesimlerine iktidar alternatifi olduğu mesajını veren tek bir icraatını hatırlıyor musunuz? 
   Hatırlananlar belli.

   Ulusalcı- yenilikçi kavgası ve parti içindeki krizler…
   Çalışanlar, emekliler, çiftçiler, esnaflar, asgari ücretliler ve ezilenler nedense CHP'nin gündemine pek fazla giremedi. 
   Oysa mührü CHP ambleminin altına basan 11 milyon insanın çoğunluğu bu saydıklarımızdan oluşuyor. 
   'Küçük dağları ben yarattım havasında' ortalıkta dolaşan bazı parti yöneticilerinin tek derdi yerel seçimlerde belediyelerden birine başkan adayı olmak veya meclis üyesi olmak. 
   Hepsinin ortak derdi, yerelde kendileri olmasa bile ekip arkadaşlarının kontrolünde bir yapı oluşturmak. 
   Doğal olarak motivasyon ve enerji bu işlere harcanınca, asli görevlerini yapmaya pek vakitleri kalmıyor. 
    Partinin durumu özetle bu olduğu için, 10 yıldan fazla bir süredir ülkeyi yöneten AK Parti sürekli alternatifsiz kalıyor, oyunu artırdıkça artırıyor. 
   Kısa aralıklarla iktidar ortağı olsalar da 50 yıldır muhalefette olan CHP ise mehter takımı gibi bir ileri bir geri yerinde yapıp mesafe almakta zorlanıyor.
   Kılıçdaroğlu’na haksızlık etmeyelim.

   CHP'yi bu kısır döngü içinde kalmaya mahkum eden yapısal sorunlar Kemal Kılıçdaroğlu'yla beraber ortaya çıkmadı.

   Hakkını teslim etmek lazım, Kılıçdaroğlu iyi efor sarfediyor.  
   CHP’nin sıkıntılı mazisi 30 yıl öncesine kadar dayanıyor. 
   1980'lerin başından itibaren hızla değişen, 20 milyondan fazla insanın 20 yılda köylerden şehirlere göç ettiği bir gerçek var.
   CHP'nin sıkıntısı işte bu gerçeği okuyamaması ve değişen ekonomik ve sosyal yapıya uygun politikalar üretememesinden kaynaklanıyor. 
   Sistemsizlik, ideolojik belirsizlik ve sen- ben kavgası 30 yıldır partinin rotasını belirlemesine bir türlü müsaade etmiyor. 
   Rahmetli Ecevit'e siyaset yasağı kalktıktan sonra CHP'ye dönmek yerine DSP'yi kurduran ana sebeplerden biri de buydu…
    Anlayacağınız sıkıntı yeni değil, kolay kolay da bitecek gibi görünmüyor
    CHP artık ne olduğuna ve ne olmak istediğine karar vermek zorundadır. 
    Yoksa hikayenin sonu tahmin edilenden daha da kötü olacak gibi görünüyor…

--------------------------------

Fırıldak vekiller!..

   CHP Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, ilginç bir kanun teklifi verdi…

   Teklif şu;

   Herhangi bir siyasi partinin listesinden seçilmiş olan bir milletvekilinin istifa etmesi halinde TBMM üyeliğinin de düşmesini ve bu boşluğun söz konusu siyasi partinin son seçimde belirlediği aday listesindeki sıraya göre doldurulması…

   Aynen katılıyorum.

   Kanun teklifini veren Hurşit Güneş, gerekçesini de “Seçmen iradesini hiçe sayan bir tutum” olarak açıklamış…

   Gerçekten de öyle…

   Af edersiniz ama Milletvekili olabilmek için bir partinin seçilebilir sıralamasında yer almak için bir yerlerini yırtanlar oluyor. Neden sonra o partiden milletvekili seçilip TBMM çatısı altına giriyor, imtiyazlı bir kişilik kazanıyor.

   Sonra kafası bir şeye katılıyor kendisine oy veren, imtiyazlı kılan seçmeni yok sayıp partisinden istifa ediyor.

   Yok ya!..

   Adama; “Milletvekili seçilmeden önce aklın neredeydi?..” demezler mi?..

   Ballı maaşı alacaksın, her türlü imkanlardan yararlanacaksın sonra partinden istifa edeceksin?..

   Umarım, Hurşit Güneş’in bu kanun teklifi kabul görür de “Fırıldak” vekiller boylarının ölçüsünü alırlar!..