Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından Türkiye’de ilk kez hayata geçirilen hidroelektrik santrali, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın katılımıyla 2013 yılında faaliyete geçmişti. Yerel yönetimler tarafından inşa edilen ilk hidroelektrik santrali olma özelliğini taşıyan ADASU HES’te elektrik üretimi devam ediyor. 5 yıl içerisinde tesislerde 106 milyon kilovat enerji üretildiğini belirten Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) Genel Müdürü Dr. Rüstem Keleş, santralin çok yönlü bir proje olduğunun altını çizerek elektrik üretiminin dışında Sakarya Nehri’nde ki katı atıkları da temizlediğini ifade etti.

Devreye alındığı 2013 yılından bu yana Sakarya için 37 milyon liralık enerji üreten ADASU Hidroelektrik Santrali (HES) hakkında bilgiler veren Dr. Rüstem Keleş, “Biz Su ve Kanalizasyon İdaresi olarak 2006 yıllarında projelendirmeye başladığımız ve 2010 yılında temelini atarak 2013 yılında devreye aldığımız bir Hidroelektrik Santral projesi bu proje. Türkiye’de bir yerel idare tarafından inşa edilen ilk HES olma özelliğini de taşıyor. O anlamda önemi var yani belki kurulu güç olarak çok büyük bir güç değil ama yaklaşık 9,6 - 10 megavatlık bir güç var. Sakarya Nehri üzerinde olması yani şehrimizden yıllarca akan bir nehrin üzerinde olması ve bir su kanalizasyon idaresinin bölgesindeki hidrolik potansiyeli düşünmesi açısından önemli bir proje” dedi.

“5 yılda 160 milyon kilovat elektrik”

HES’in Sakarya’nın enerji üretimi bakımından büyük bir öneme sahip olduğunu ifade eden Keleş, tesisin devreye alındığı günden itibaren 160 milyon kilovat elektrik ürettiğini söyleyerek, “Türkiye’ye örnek olan nehir tipi hidroelektrik santralimiz yaklaşık 5 yıldır şehrimiz için enerji üretmeye devam ediyor. Santralimiz yıllık 40 - 45 milyon kilovat ortalama üretim kapasitesine sahip bir enerji santrali. Yenilenebilir enerji kapsamında değerlendirdiğimiz bir proje. Türkiye, Sakarya ölçeğinde evsel kullanım dikkate alındığı zaman 10 bin konutun yıllık ihtiyacını karşılayacak bir üretim yapıyor. Şuana kadar 5 yıl oldu devreye aldığımız, 5 yılda 160 milyon kilovat elektrik ürettik. Bunun gelir olarak TL olarak karşılığı 37 milyon lira. Aşağı yukarı 5 yılda toplam yaptığımız yatırımın yüzde 60’ını amorti etmiş olduk. Bir yatırım için Türkiye şartlarında bakıldığı zaman oldukça fizibil bir değer. Şuanda da üretime devam ediyoruz, yeni bakımdan çıktı tesisimiz. Dünya’da enerji alanında giderek gelişen trend yenilebilir, temiz ve yeşil enerji. Ülkemizde bu anlamda hidrolik potansiyelin değerlendirilmesi konusunda Türkiye’de çok güzel örnekler yapıldı, bizde kendi çapımızda bu örneklerden birini Sakarya’da gerçekleştirdik” diye konuştu.

“Türkiye’nin enerji seferberliği ve potansiyeline katkı sağlıyoruz”

Tesisin çok yönlü bir proje olduğunun altını çizerek Türkiye’nin enerji seferberliği ve potansiyeline de bir katkı sağladıklarını belirten Dr. Rüstem Keleş, “Batılı ülkelerin kendi bölgelerinde ki hidrolik potansiyellerini değerlendirmelerinin tarihi yaklaşık 100 yıl veya daha fazla. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir Almanya seyahatinde sadece Bayvera bölgesinde 4-5 bin civarında irili ufaklı buna benzer santral kurulmuş. 500 kilovatlık suyu bile değerlendirmişler. Dolayısıyla bizimde ülkemizde ki bu yerli potansiyeli, hidrolik potansiyeli değerlendirmemiz gerekiyor. Biz diğer asli görevlerimizi aksatmadan yani su yönetimi, su ve kanalizasyon yönetimini aksatmadan, o konudaki yatırımlarımızı hiçbir şekilde akamete uğratmadan, daha çok çalışarak, daha fazla gayret ederek ilave olarak bu projeyi de geliştirdik. Bu projenin ilave çok faydaları oldu. Yani enerji üretiminin yanı sıra burada bir terfi merkezi var, buradan şehrimizin Doğu bölgesine su basıyoruz. Yaklaşık olarak 10 bin dönümlük bir tarım alanı sulanıyor Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında. Ve bu da orada ki üretime çok ciddi katkı sağlıyor. Ayrıca burada regülatör vasıtası ile oluşan gölet 160 dönümlük Sakarya Park’ın görsel olarak güzelleşmesine katkı sağlıyor. Çok yönlü bir proje oldu. Ama enerji açısından değerlendirdiğimizde de kendi çapımızda Türkiye’nin enerji seferberliği ve Türkiye’nin enerji potansiyeline bir katkı sağlamış olduk” şeklinde konuştu.

“Enerji üretirken doğada ki ekosistemi de korumalısınız”

Çevrenin önemine değinen ve enerji üretimi yaparken doğada ki ekosisteme zarar verilmemesi konusunda hassasiyetlerini dile getiren Keleş, “Dünya’da ekosistem, ekoloji ve çevre son derece önemli. Yani Dünya’nın bugün en önemli meselesi. Enerji üreteceğiz diye, sudan yararlanacağız derken çevreye zarar vermememiz gerekiyor, bu çok önemli. Yani bugün Dünya’da tabiat temelli çözümler eksenine oturuyor. Elbette suyun hidrolik gücünden, rüzgardan, güneşten yararlanılarak elbette enerji üretilmeli ama doğa ve tabiatı tahrip etmemelisiniz, doğada ki ekosistemi korumalısınız. Orada ki canlı ve yaşayan sisteme de zarar vermemelisiniz. Bu anlamda Allah’a şükür tepkiyle karşılaşmadık bu zamana karşı. Gelenler bilakis özellikle üniversite ve ilkokul öğrencileri gelip nehir yatağında ki böyle bir inşaatı inceliyorlar kendi meslekleri açısından, enerji üretimini görüyorlar. Bu hem kaynağını bize öğretiyor hem de tasarruflu kullanma bilincini geliştiriyor. Bu anlamda şehrimize önemli katkılar sunuyor, hareketlilik sağlıyor. Buda bize ayrıca bu santralin sağlamış olduğu eğitim faydası” ifadelerini kullandı.

“HES’lerin nehir ekosistemine bir zararı yok”

Sakarya’da inşa edilen HES’lerin nehir ekosistemine zararının olmadığını ve olduğu takdirde gerekli önlemleri alacaklarını ifade eden Rüstem Keleş, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Şuanda dizayn edilen HES’ler yani Sakarya Nehri üzerinde özel sektörün yapmış olduğu 3 yatırım var, 4’üncüsü kamunun yani bizim yapmış olduğumuz 1 olmak üzere 4 santral çalışıyor. Sakarya Nehri’nin yani Sakarya il bölgesinde kalan hudutlarında söylüyorum, bir tane de Pamukova’da inşa ediliyor. Tüm bunlar eğer balık geçitleri ve çakıl geçitleri standartlara uygun olarak yapılır, inşa edilirse nehir ekosistemine hiçbir zarar vermez. Bilakis nehrin temizlenmesine çok büyük katkı sağlıyor. Biz buradan yaklaşık bir hafta içerisinde 5-10 kamyon maalesef nehirleri temiz kullanamadığımız için atılan katı atıkları temizleyip götürüp çöp depolama alanına döküyoruz. Yani denize gidecek atıkları da burada tutuyoruz. Zaman zaman çakıl geçidini açıyoruz, burada ki çakılların nehir dip akıntılarının geçmesini sağlıyoruz. Bu anlamda nehir ekosistemini şuana kadar bilimsel tespit ettiğimiz bir zararı kesinlikle yok. Olursa zaten gereken önlemleri alarak her şeyi feda ederiz.”

Kaynak: iha