Elektrik şirketine çatıyorum…1- Zırt pırt arızalar gına getirdi.2- Yatırım ve bakım hizmetleri sıfır.3- Alacağına cüretkar, vereceğine cimri.4- Bizi karanlık bir şehirde yaşatıyor, bu devirde sokaklarımızı, caddelerimizi sanki kandille aydınlatıyor.Bu ve benzeri sebeplerle kısa adı SEDAÞ olan elektrik şirketine çatıyorum.Vaktiyle, çocukluğumda, bizim mahallede bir bildik vardı.Adı ‘Aslan Bey’di…Yelesiz bir aslandı bizim ‘Aslan Bey’, boyu bir metrenin biraz üzerinde, eni bir karış, korkak mı korkak…Babası nasıl olmuş da oğlunun adını ‘Aslan’ koymuş demeyeceğim…Çünkü çocuk doğuşunda, ben böyle olacağım, ben şöyle olacağım demez.Elektrik şirketi benim eski bildik ‘Aslan Bey’e benziyor.Eski söyleyişle ‘isim’ ile ‘cisim’ birbirinden ne kadar uzaktıysa, bizim şehrin ‘elektrik şirketi de’ o denli birbirinden uzaktır.Elektrik şirketine çatıyorum…Bizim evin bulunduğu Spor Salonu ile Ulu Sokak arasındaki caddeyi, geceleri, günaşırı, elektriksiz bıraktığı için çatıyorum.Elektrik şirketine çatıyorum…Dün gece, bir kaç zeytin tanesi, bir dilim peynir, bir salatalık, bir dilim kızarmış ekmek, soyulmuş bir domates ve bir duble rakıdan ibaret soframı bana çok görüp, keyfime sirke kattığı için çatıyorum.Elektrik şirketine çatıyorum…Beni gecenin ileri bir saatinde, karanlıkta, evin içinde baykuş gibi tünetip, şu kısacık yazımı yazma inadına sebep olduğu için çatıyorum.Ve şehrin yöneticilerine soruyorum: “Bizi elektrik şirketinin merhametine mi bıraktınız?”