Sevgili okurlar,
Türkiye gerçekten, baş döndürücü ağır bir gündemin sendromunu yaşıyor! Bu öyle bir gündem ki, her yaştan insanı yakından etkiliyor, ilgilendiriyor..
Demem o ki, siyasetten, ekonomiye, eğitimden,spora, sağlıktan, sosyal hayata kadar, her alanda maşallah, başlığı açılmış konular ve bu konulara ilişkin sorunlarımız var!..
Gündemin en sıcak başlığını,Türkiye’nin ana muhalefet partisi lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı girişilen bir linç girişimi oluşturuyor..
Bir kere bu konuda ülkede bir uzlaşma sağlanmış değil!
Üzülerek ifade edeyim ki, bu konuda bile ayrıştık, karşı kutuplarda yer almaya yine “maşallah” diyerek söyleyeyim,”başardık” diyeceğim!?
Bir kere, ülke terörden muzdarip mi!
Muzdarip!
Bunu bilmeyen var mı?
Yok!
Terör ile mücadele, dünden, bugüne kadar, aralıksız olarak devam ediyor mu?
Ediyor!
Bu konuda halkın, güvenlik birimlerine desteği tam mı?
Tam!
Bu mücadeleyi sürdüren siyasi erke, ana muhalefet partisi ile diğer partilerin desteği tam mı?
Tam!
Peki, aradan geçen bunca yıla rağmen, terör ile mücadelede neden başarılı olamıyoruz?
Bu sorumluluklar kime, kimlere ait?
Bir güvenlik zafiyeti mi var?
Bir siyasi zafiyet mi söz konusu?
Bir yerlerde yanlış varsa, bu yanlışı topyekûn nasıl giderebiliriz?
Bir kere milletçe bu konuda, artık tarihi bir değerlendirme yapmak ve gerekirse daha radikal kararlar almak zorundayız..
Efendim,”ben terör ile mücadele ediyorum, siz de bana ayak uyduracaksınız” diyerek, kimse, kimseye baskı yapamaz, ayar veremez!
Ülkede yasalar var, herkes yasalar konusunda eşittir..Yasalar dışına çıkanları tespit etmek, yakalamak, adalete teslim etmek görevini üstlenenler de bellidir..
Bununla birlikte hiçbir siyasi kurum, kuruluş, karşı bir kurumu, kuruluşu,” Siz şöyle yapın, böyle yapın, bizim gibi hareket edin” diye de ahkam kesemez!?
Vaktiyle, ülkede “çözüm süreci” yaşandı mı?
Yaşandı!
Dağdan inen teröristleri davul, zurna ile karşıladık mı?
Karşıladık!
Onlar için çadır mahkemeleri kurduk mu?
Kurduk!
Yetmedi, İmralı’da ki terörist başına elçiler gönderdik mi?
Gönderdik!
Yetmedi, yanına adaşların gitmesine izin verdik mi?
Verdik!
Bütün bunların ötesinde, devreye, “akil adamları” sokmadık mı?
Soktuk!
Bu kesim ile Oslo’da buluştunuz mu?
Buluştunuz!
Bu cenah bu politikalarınız gereği Diyarbakır’da Nevruz Bayramı bildirilerini okumadı mı?
Okudu!
Yetmedi, Dolmabahçe’de farklı bir mutabakat zaptına tanıklık etmedik mi?
Ettik!
Türkiye ve Türk Milleti’ne düşmanlık besleyen, soykırımcı Ermeniler ile aynı safta olan şarkıcıyı Türkiye’ye çağırıp, “megri, megri” türküler söylemediniz mi?
Söylediniz!
Ah be kardeşim, bütün bunları yapan, sen, oy kaybedeceğim kaygısı ile bir başka bir siyasi gruba, kümeye, partiye nasıl ayar vermeye kalkarsın?
Bu nasıl siyaset anlayışıdır?
Çamur at, karala, insanımızı içten böl, parçala,  azmettir, yumruk attır, yuhalat!
Oldu mu?
Yakıştı mı?
Bir değil, iki değil, üç, dört siyasi partiyi, nasıl terör ile teröristlerle bağlantılı gösterirsin?
Bu ülkenin kanunları yok mu?
Bu ülkenin kolluk kuvvetleri yok mu?
Bu ülkenin savcıları, hakimleri yok mu?
Bu ülkenin, yasaları dama mı atıldı?
Terör ve terörist ile bağı olanı yakala, adalete teslim et, siyasi yarışa girmesin, yaptığının cezasını, bedelini ödesin!
İşte bir siyasi parti, bir başka partiyi, sırf bu bağlamda kapatmak için harekete geçti!
Siyasi iktidar, neden ucuz, karalama, ayrıştırma, ötekileştirme siyaseti ile insanımızı azmettirir, ayrıştırır anlamış değilim!..
İşte bu söylemlerin sonucu, Ankara Çubuk, Akkuzulu Köyü’nde o rezil linç anları yaşandı ve ekranlara yansıdı!
Devlet nerede peki?
Devlet elinde megafon ile “arkadaşlar” nutku mu çeker?
Hani jandarman, hani polisin, hani toman, hani göz yaşartıcılar, hani sinirleri bozan gazların, hani sarı kirli suların, hani copların?..
Bunları sadece kentlerde mi kullanma iznin var?
Peki bütün bunlar oldu..
Bir “geçmiş olsun” temennisini bile çok görmek, neyin nesi?
Olay “tertip “değil demek yeterli mi?
Hatırlatalım,” bu yumruk CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na atılmadı, millete, ülkeye, hepimize atıldı” diyen, yeni İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun görüş ve düşüncelerine katılıyorum..
Lütfen sorumluluk!
Önce siyasilerden ve sonra yasa uygulayıcılarından sorumluluk bekliyoruz..
Herkes görevini tam manasıyla yapmalıdır..
Bu “yumruk” bir felaketin habercisi gibi..
Bu yumruk atanı serbest bırakmak, elini öpmek, ülkenin yeni linç belalarını işaret etmektedir!..
Allah korusun,bu ateş herkesi yakar geçer..
Şu  mübarek Ramazan ayı hatırına, birlik ve beraberliğimiz daim kılalım, birbirimizi ötekileştirmeyelim, ayrımcı, dışlayıcı, kin ve öfke içeren, nefret söylemlerini lütfen bırakalım!..
Türkiye’nin bugün en çok huzura ihtiyacı var..
Yorulduk!
Türkiye, hepimize yeter!