17 Ağustos 1999 günü hayatını kaybeden tüm insanlarımız için, bugün kuşkusuz hemen hepimiz dualar edeceğiz.

Kayıplara rahmet; vücutlarında yıkım izlerini ve içinde kayıp acılarını hayat boyu taşıyacak ailelere de güç ve sabır dileyeceğiz!

Kaybettiğimiz insanlarımıza tüm kalbimizle rahmet; geride kalanların ellerinden, gözlerinden öperek sabırlar diliyoruz.

Empati yaparak bilelim ki; şehrin ve evlerimizin yıkımında hepimizin ucundan da olsa payı var. Bunun için yaratan, esirgeyenden af dileyeceğiz.

Kimi zaman hala daha da büyük hatalara devam ettiğimiz için de bize akıl, fikir nasip etmesini de dualarımıza eklemeyi unutmayacağız.

17-18 AĞUSTOS DA  NERELERE SIĞINMIŞTIK?

Sakarya Halkı 17 Ağustos 1999 Yüzyılın Depremi’ni yaşadığı gün, daha şafak bile sökmeden, canını bu şehrin hangi boş alanında güvene almaya çırpınmıştı?

Çıkın oraları bir arayın! Hadi 18 Ağustos 1999 sabahı, hayatta kalan çoluk çocuğumuzun başını sokacağı iğreti çadırları nerelere kurmuştuk?

Valiliğin resmi kitaplarını, ATSO- Adapazarı Ticaret ve Sanayi Odası’nın, belediyelerin o günlerde çıkardığı kitapların fotoğrafları bizler için ibret olmalı.

Atatürk Bulvarı’nda, Karaağaç Bulvarı’nda çadırlarda uyunulan geceleri O kitaplarda görün! Unuttuk; nerelere akıl almaz hızla çadırkentler kuruluverdi.

Ya şimdi, kafamızı hangi taşlara vursak acaba?

O çadırkentler kurulan arazilerin hemen tümü şu anda taş, beton evler ve asfaltlarla yok edildi.

Serdivan Arabacı Alanı, O Deprem’de Hayat Kurtarma Merkezimiz olmuştu. Resmi kitaplar Arabacıalanı’nda 380 Deprem Konutu kurulduğunu yazıyor.

Valilik, Emniyet, Kamu görevlileri konutları bile oradaydı! Bence orada 500’den fazla deprem konutu vardı.

Buyurun; Arabacıalanı’nı bugün gidin ve 5 Deprem Konutu kurun!

Erenler’de; İzmit Caddesi’nden, taa içerilere kadar, Erenler tepelerine kadar bir dolu çadırkent kurulmuştu. Hadi, Erenler’de oralarda 10 çadırlık yer bulun!

ATATÜRK STADI’NDA VE ORMAN MÜDÜRLÜĞÜ ARAZİLERİNDE;

17 AĞUSTOS 1999 GÜNÜ HAYAT KURTARAN HASTANELER!

17 Ağustos 1999 sabahından başlayarak, Adapazarı semalarında uçan helikopterleri ne kadar kaygılı ve hüzünlü gözlerle izler olmuştuk.

Atatürk Stadı’na inen O helikopterler hala rüyalarımızda uçuşur. Enkazdan çıkarılan yaralılara can verme yarışı vardı.

Kamu tesis ve alanları şehre hayat vermişti? Şimdi o alanlar var mı? Yaşam devam ettikçe, tehlikeli tabiat olayları da devam edecek mi; edecek!

Atatürk Stadı’na kurulan O AÇIK HASTANEYİ; Orman Bölge Müdürlüğü arazilerine kurulan çadırprefabrik hastaneleri nereye kuracağız ?

Sakarya’yı Yönetenlere yıllardır, “ Atatürk Stadı ve Altyapı Arazileri, Şeker Fabrikası Arazileri hiç kimsenin babasının malı değil; Hepsi bu şehrin geleceği !” diye neredeyse yalvardık. Ama, zaman sanki rant zamanı?

Kırkpınar O günlerde beldeydi… Mahmudiye de beldenin içindeydi…

Depremde, TEM Gişeleri’nin tam karşısında, Orman Bakanlığı’na ait arazide, prefabrik Berna Yılmaz Hastanesi ve yaşam alanı kurulmuştu. Halk oralara sığınarak hayata tutunmuştu.

O günden bugüne, oradaki rant imarlarını hiçbir yöneten görmedi- göremedi.

Depremden sonra şehri ve şehirde yaşayanları uyaran sağduyulu mükemmel insanlarımız oldu… 2-3 yıl sonra ihtiraslarımız ve yanlış kent planlamaları bindi tepemize.

 “ DİLSİZ ŞEYTAN OLMA; SUSMA SAKARYA !”

Atatürk Stadı ve orman bölge arazileri yok. Bir doğa şansızlığı yaşarsak, merkezde hastane kuracak alanları nerelerde bulacağız? 

Atatürk Stadı ile bitişiğindeki altyapı arazilerini şim