Bayramın hemen öncesinde Sakarya’da olan vahim bir olayla sarsıldık. Sapanca’da patileri ve kuyruğu kesilen bir yavru köpek bulundu.

İstanbul’da tedavi altına alınan yavru köpek yapılan ameliyatlara rağmen kurtarılamadı.

Yaşanan bu vahşet karşısında her taraftan tepkiler çığ gibi büyüdü. Siyasiler miting meydanlarında saldırıyı kınadı.

Hükümetten konuyla ilgili defalarca açıklamalar yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan olayın aydınlatılması için gerekli talimatları verdiğini belirtti.

Hayvanlara şiddeti önlemek adına yeni dönemde kanun teklifi oluşturulacağı ifade edildi. Bu konuda bir ortak payda oluştuğunu söyleyebiliriz.

Sakarya’da da ilgili kurumlar konuyu yakından takip ederek, failin bulunması için çalışmalara imza attı, atıyor.

Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu, işin başında süreci tüm detaylarıyla takip ediyor. Emniyet görevlileri gerekli incelemeleri yapıyor.

Elbette suçlular adalet önünde hesap verecek, en ağır cezalara çarptırılacaktır. Karıncayı dahi incitmekten sakınan bir medeniyetin evlatları olarak böylesi korkunç olaylar mutlaka bir yerlerde yanlışların olduğunu gözler önüne seriyor.

Bir durup düşünmeli, bu hale nasıl düştüğümüzü sorgulamamız gerek.

Böylesi acı bir olayın altından ırkçı bir yaklaşımla Sakaryalıları proveke etmek için bir oyun ortaya konmaya çalışıldı.

6-7 ay kadar önce Ürdün’de yaşanan benzer bir olaydan hareketle Sakarya’daki üzücü durumun sığınmacılar tarafından yapıldığı yalanı ortaya atıldı.

Sosyal medyada, haber sitelerinde kin ve nefret söylemleri hızla yayıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü de olayın provokasyon olduğunu ifade eden bir açıklama yayımladı.

Elbette yavru köpeğe yapılanlar insanlık dışıdır. Gösterilen hassasiyet, tepkiler de bir farkındalık oluşturmuştur.

Ancak olayı proveke etmeye çalışarak, halkı kin ve düşmanlığa sevketmek hatta ve hatta bir vahşet üzerinden başka bir vahşete zemin hazırlamak ahlaksızlıktır, insanlık dışıdır.

O zaman soru şu: Bu oyunu kim başlattı?