Bu millet o tezgaha gelmez!..

 

   Eskilerin çok güzel bir sözü vardır.

 “Bulanık suda balık avlanmaz” diye…

  Ancak, bazı kişiler bu söze itibar etmezler ve inadına suyu bulandırırlar…

  Çünkü başka kurtuluş yolları ve çareleri kalmamıştır.

   Bu tür kişiler;  “Ölmüş eşek kurttan korkmaz” diye düşünürler.

   Sürekli suyu bulandırırlar.

    Çünkü önlerinde rakipleri vardır.

    Normal yollardan, yani su berrak iken o rakiplerini alt edemeyeceklerini çok iyi bilirler…

   Bulanık sudan ne kastettiğimi takibi anlamışsınızdır.

   Fitneyi, fücuru, olmadık yalanları ve dolanları, hile desiseyi kastediyorum…

   Malum, önümüzde yerel seçim var.

   Seçim denilince, haliyle herkesin gözünü kamaştıran ve göze kestirilen koltuklardan söz ediyoruz.

   Her seçim arifesinde bu koltuklara ulaşmak için, fitneler, fücurlar ve taktikler uygulamaya konulur…

   Henüz işin başındayız.

   Hele bir Ramazan ayı geçiversin görün bakın ortalıkta neler dolaşacak neler!..

   Herkes eteğindeki taşı dökmeye, senaryosu önceden yazılmış oyunları sahnelemeye başlayacak.

   Yani mikserler devreye sokulacak, sular bir güzel bulandırılacak.

   Nasrettin Hoca’nın “Ya tutarsa” diyerek göle maya çaldığı gibi, “ Ya oltaya gelirse” diyerek bulanık suya olta sallayanları büyük bir keyifle izleyeceğiz…

   Lakin, oltaya bir şey gelir mi bilemem ama mevcut havya bakarak “Çok zor” diyorum…

   Çünkü, plansız projesiz, taktiksiz, emeksiz, alın teri olmaksızın yapılan her iş, her girişim kuru gürültüden öteye geçmez diyorum…

    Farkındaysanız, yerel yöneticilerimiz sürekli eleştiri bombardımanına tutuluyorlar.

    Oysa, istisnalar olsa dahi yerel yöneticilerimizin hemen hepsi, bulundukları yerlerde önemli bir değişime, hizmet farklılığına imza attıklarını görüyoruz…

    Merkezdeki Belediyelere bir bakın ve şöyle bir düşünün…

    Büyükşehir Belediyesi, Adapazarı Belediyesi, Serdivan Belediyesi, Erenler Belediyesi az mı işler yaptılar?..

    Parklar, bahçeler, yollar, kavşaklar, kültür merkezleri, sanat merkezleri, sosyal ve kültürel ve sportif bir çok etkinlik gökten zembille mi indi acaba?..

    Hayır.

    Hepsi, yerel yöneticilerimiz sayesinde oldu…

    Kişileri severiz veya sevmeyiz.

    Hakkaniyet ölçüsünde durmalıyız.

    Yaptıkları hizmet eğer şehir adına, toplum adına bir değer ifade ediyorsa o hizmete ve hizmeti sunana da saygı duymalıyız…

    Bulanık suda balık avlamaya çalışanlara sesleniyorum.

    Kaç kişi olduğunuzu bu şehir insanı çok iyi biliyor.

    Çünkü, artık kabak gibi ortada duruyorsunuz.

    Siz ne yaparsanız yapın, ister suyu bulandırın, ister çelme takın, ister fitneyle, fücurla hareket edin, isterseniz senaryolarınızı bir bir sahneye koyun…

   Olmayacak…

   Bu millet dünde sizin tezgahınıza gelmedi yarında gelmeyecek…

    

        -------------------------------

 

Faydası olacaksa!..

 

   Temel'in 12 çocuğu olmuş. Karısı 13'üncüye hamile kalmış, o da doğunca Temel "Fadime" demiş:

   "Bu kadar çocuk fazla bize, ben artık çardakta yatacağım..."

   Hemen yanıtlamış Fadime:

   "Valla faydası olacaksa, ben de orada seninle yatayım bari!.."

 

 

Koş koş!..

 

 4. Murat döneminde iyice kafaları çektikten sonra sallana sallana yürüyen Bektaşi ile arkadaşını   zaptiyeler yakalayıp karakola götürmüşler. Sorgu sual başlamış:

   "Bre zındıklar, söyleyin bakalım sabah namazı kaç rekat?"

   "İkiii..."

   Zaptiye amiri emir vermiş:

    "Verin ikişer sopa!"

   Öğle, ikindi, aksam, yatsı derken 17’şer sopa yiyen Bektaşi ile arkadaşının tabanları kabarmış, hamur gibi olmuş. Zaptiyeler de salmışlar…

   Karakoldan çıkıp köşeyi döner dönmez Bektaşi başlamış deli gibi koşmaya, arkadaşı arkadan bağırmış:

    "Yahu bu ayaklarla nereye koşuyorsun?"

   Bektaşi, soluk soluğa arkasına bile dönmeden yanıtlamış:

   “Koş, sen de koş… Ramazan ayındayız, teravihi unuttular, tam 21 rekat…!