Bugüne kadar gözler önünde yaşanan imar yanlışlarına susan halk da, Seçilmiş ve Atanmış Yönetenler de şimdi Gökçeören Bataklığı’nı çözsün!

Orası öyle bir bataktır ki, çözümü 10-15 yıl önce biraz daha olabiliyordu. Yine de, yağışların çok olduğu yıllarda Görçeören’den zarar görenlerimiz çoktu.

İşte yazın ortasında yağan yoğun bir yağmur orada kaç çiftçinin koskoca bir yılının gelirine bile zarar verebiliyor.

Şu da unutulmasın; Köy yaşamını ve çiftçiliği çileli bir hayat olarak insanların kafasına sokan şu ışıltılı, ama hiçbir şey üretmeyen şehirleşmedir.

Aksini düşünen kördür; Sakarya 50-60 yıl öncesi çalışan, toprağı ve doğayı işleyen, hayvancılıktan hayat kuran, üreten, satan, kazanan onurlu bir şehirdi.

Şimdi bir sel, deprem, heyelan gibi bir felaket yaşamamak için elleri açıp dua etmekten gayrı çare yok. Etrafta sığınacak tek bir toprak da kalmadı.

Şehrin çarşılarında yabancı mallara servet harcanır. Eskisi gibi çarşılarında şehrinin ürettiği yiyecek, giyecek, araç gereç de kalmadı; yabancı mal sürüyle.

Gökçeören tarlalarına burun kıvırıp geçen, ne bu ülkeyi, ne de bu ülkenin nimetlerini hak etmiyor. O tarlalar en kısa günde ıslah edilmeli.

Gökçeören’i bugün imarlarla tam bir bataklığa sokan da son yılların tamahkar imarları olmuştur. Lafı açayım da, kendisini belediyeci sananlar okusun:

Gökçeören’in batısı ve kuzeyi yaşlı dağlarla çevrilidir. O doğa öyle yaratılmış. Doğusu, Güneyi açık, Çark Deresi de oralarda sanki O Batak için yaratılmıştır.

Bu günün Büyükşehir’i, Serdivan belediyesi; Gökçeören’in tüm güneyini ve doğusunu imarlarla betonlaştırdı mı? Anlatın şimdi oradaki tabloyu?

Gökçeören, çepeçevre taş, toprak, betonla çevrili kuyu gibi yapıldı. En küçük bir yağmurda sular nasıl, nerden, nereye akacak? Kuyunun her yanı kapalı!

Yöneten Amcamlar şimdi,“ Ankara’da devlet büyüklerine bi soralım bakalım, maddi yardım yaparlar mı, ne kadar?” derlermiş. Köylü uyutulur gibi olmuş.

Geldik gidiyoruz; yalan yanlış bildiklerimiz bile bizimle gitmesin. Yanlışlarım aranıp, sorulsun. Sakarya’nın kıyıda köşede duran işe yarar bilinmeyeni çok.

Çark Deresi’nin iki kıyısı neden setlerle yükseltilmiş? Sakarya Nehri’nin iki yakasındaki O dev setleri kimler, neden, ne zaman yapmışlar?

Gökçeören tarih boyunca hep bu kadarcık bir batak-gölet miydi? Sakarya’da Belediye ve İnsan kitabını okumayanların çok azı bunları hatırlar, bilir.

Seçilmiş ve Atanmış hiçbir Yöneten yazının bundan sonrasını zaten okumasa da olur; çünkü ortada sorunu çözülebilecek gibi bir Gökçeören bırakılmadı!

Sakaryalıların gözleri önünde her yanı kapalı bir kazan haline getirilen, Gökçeören doğanın yarattığı bir bereket vadisiydi. Şimdi küçük bir batak var:

Boşnaklar; Sırp, Hırvat, Karadağ, Makedon kıyamından Osmanlı’ya sığınınca; Padişah Onları Serdivan’a iskan etmiş. Oysa orada Arnavutlar yerleştirilmiş.

Boşnaklar da O Günkü Saray’dan Gökçeören Bataklığı’nı istiyor. “ Tamam!” denince, iki tarafta seviniyor. Ama, Boşnaklar Gökçeöreni ihya etmişler.

Çiftçi ve hayvancı millet. Çark Deresi’ne kanallar açılıp, Gökçeören tarım toprakları oluyor, ürünler fışkırıyor. Aralık, Yazlık köyleri geleceğini yaratıyor

Tamam, abarttım. Gökçeören Serdivan’ın kadim bir doğasıdır. Keşke, dünü orada yaşayan bilenler anlatsa veya yazsa!

Şunlar da yazılmazsa, Gökçeören ve Sakarya ovaları yine de eksik bilinir?

Sakarya Nehri, Geyve Boğazı’ndan sonra Karadeniz Karasu Ağzına kadar çok az eğimle akar. O deli dolu nehir kimi mevsimlerde akmıyor gibi görünür.

Geyve Boğazı çıkışı ile Karasu ağzında, deniz-kara yüksekliği 30 metre gibidir. Yani, şehrin kodu 30 metre civarındadır; bu eğim yok denecek kadar az sayılır.

Adapazarı şehri yüzlerce yıl Sakarya nehrinin taşmasıyla felaket yaşamıştır. Nehir denize akamaz, yanlarına taşarak şehri ve ovaları suya gömermiş.

Sakarya nehrinin iki yakasının, hemen hemen Karadeniz’e kadar, km.’lerce dev setlerle kuşatılması işte bu nedenle olmuş. Harika ovalar öyle ortaya çıkmış.

Gökçeören Bataklığı neden öylesi yağışlarda kendi halinden de büyük bir bataklığa dönüşürmüş?

Yağmur selleri Sakarya nehrini şişirince, Çark Deresi’nin tam tersine Sapanca Gölü’ne doğru akacağı bugün kimsenin aklına gelir mi?

Yağmur felaketi Gölü de şişirir. Göl de etrafında bulduğu her yeri suya gömer.

Sapanca Gölü’nden, Sakarya nehrinden taşan öylesi seller tarih boyunca Gökçeören’e felaketin büyüklerini yaşatmış. Bataklık şimdi taştan kuyu…

“ Yaratılmış Doğa yeri zamanı gelince insanoğlundan hesabını sorar!” derler.