Sevgili okurlar,
Geçtiğimiz hafta, Belçika’nın Anvers kentinde işlenen menfur bir cinayet ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi sizlerle paylaşmıştık..
Yazı büyük ilgi gördü..
Aynı zamanda konu ile ilgili olarak, yaptığımız haberlere de; rekor düzeyde girişler yapıldı ve şahsıma büyük teveccüh gösterildi.
Elbette gelişmeler, bununla da sınırlı değil..
Facebook üzerinden arkadaş tekliflerinin, ardı arkası kesilmedi. Kendi memleketim Sakarya’nın yanı sıra, Konya, Yunak, Belçika ve diğer ülkelerden okurlarımın, güzel temenni ve dilekleri de bizlere moral verdi..
Bu arada, menfur cinayete kurban giden genç vatansever Emre Söğütlü’nün memleketi Konya İl’i, Yunak İlçesi Piribeyli Kasabası’nda yaşayanlardan da, güzel mesajlar geldi..
Elbette bu güzellikler, bir yazar için çok önemli..
Zira yazarlar, hep olaylara farklı bir açıdan bakarlar..
Bu açı, en çok muhalefet penceresini oluşturur..
Yani olayların irdelenmesi, soruların sorulması, alınan cevaplar ve değerlendirmeler, bir süzgeçten geçirilir, bir potada eritilir ve okura sunulur..
Elbette her bilginin taraftarı olduğu gibi, yazarın asıl amacı, doğru bilgilendirmelerde bulunmak olmalıdır..
Bu manada,” bilgilendirme, haberdar etme” önem kazanır..
İşte bu minvalde, Belçika’da işlenen bir cinayetin anatomisi niteliğinde değerlendirmelerimiz oldu..
Bu cinayeti azmettiren unsur, PKK terörü olmuştur!
Bu kanıya varmamızda en etkin unsurları,” tetikçinin duruşu, söylemleri, ilişkileri, Belçika’daki yaşam kesitlerinin mercek altına alınması, çevresi ile ilişkileri..” teşkil etti..
Buraya kadar söylenecekleri söyledik..Konu, adliyeye intikal ettiği için işin içine daha fazla burun sokmak istemiyorum..
Ancak, önceki gün Türkiye Cumhuriyeti Anvers Başkonsolosu Metin Ergin ile uzun uzadıya bir telefon görüşmesi yaptım..
Cinayetin, öncesini, sonrasını ve son durumu değerlendirdik..

Toplumdaki tepkileri, uygun bir dille anladığını söyleyen Başkonsolos Metin Ergin’in anlattıklarından şunları anladım:

Belçika’nın en kalabalık bölgesi Flaman bölgesine sınırlı bir kadro ile hizmet veriliyor.. Kolay değil! Çok yoğun gelişmelere yetişmek, vatandaşın sorunlarına cevap bulmak gibi çabalar söz konusu!..Elbette her yere yetişmek mümkün olamayabiliyor!..
Ama ihmal edilen bir durum yok..
Böyle durumlarda, en kolaycılık, bir başka kurumu, kuruluşu, kesimi suçlamaktır!..
Cinayetin başından itibaren, ailenin yanında yer alındığına şahit olduk, oluyoruz.. Ailenin yanında yer almak, olayı tüm boyutları ile anlamaya çalışmak kolay değil!
Belçika yetkili makamları ile görüşülüyor. Belçikalı gazetecilerle görüş ve düşünceler paylaşılıyor..
Tabii ki her şeyi paylaşmak mümkün değil..Ortada bir cinayet var..Bu cinayet, sadece Belçika Türk Toplumu’nu değil, Belçika’yı da yakından ilgilendiriyor..
Hastane ziyaretinde bulunmuş Başkonsolos Ergin, yaralı gencimiz Ozan Söğütlü hakkında detaylı bilgiler alınmış..
Şükür ki, Ozan Söğütlü’nün sağlık durumu iyiye gidiyor..
Bu arada adli sürecin de işlediğini söyleyelim..
Yani, nereden bakılsa zor bir süreç işliyor..
Bu öfkeyi frenlemek hepimize düşen bir görev olarak bilinmeli..
Aksini bile düşünmek istemiyorum..
Belçika Türk toplumu,daha öncede bu travmayı yaşadı.. O sınavlardan başarı ile çıkan Belçika Türk Toplumu,bu sınavı da başarı ile verecektir..


***
Sevgili okurlar,
Emre Söğütlü için, Yukarı Piribeyli Kasabası’nda önemli bir karşılama yapıldı. İlçe Kaymakamı Mehmet Erdem Akbulut, İlçe Müftüsü Yusuf Bektaş ve diğer resmi erkan cenaze töreninde hazır bulundu ve ailenin yanında yer aldı, acılarını paylaştı..
Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, aileyi telefon ile arayarak, taziyede bulunması ve terör konusunda yaptığı açıklama fevkalade önemlidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Genç Türk Emre Söğütlü’nün,” bir terör himayesinin sonucu olduğunu” ortaya koyması, her şeyi anlatıyor..
Daha sonra, bir grup milletvekilinin de Söğütlü Ailesi ile görüşmesi ve taziyede bulunması çok anlamlıdır..
***
Sevgili okurlar,
Şimdi, top Belçika’dadır!
Belçika, adli yargı süreci için delillerin toplanması, olayın içyüzünün belirlenmesi, tetikçilerin ortaya konması, işbirlikçilerinin aydınlatılması ve en önemlisi tetikçi Urfalı Kürt Memo lakaplı Mehmet Yavuz ve oğlu Çerkez Yavuz ve varsa üçüncü, dördüncü şahısların varlığı açığa çıkarılmalıdır..
Evet, bir değil, iki silah nasıl, nereden, hangi amaçla tedarik edilmiştir?
Silahsız gençlerin üzerine kurşun yağdıracak kadar, ortada ne tür mağduriyet vardır?
Elbette bu sorular ile diğer sorular cevap bekliyor..
Şimdi, Anvers’te korku ve sessizlik kol geziyor!..
Herkes suskun!..
Büyük bir öfke var!..
Herkes, bir “öfke patlamasından” endişe ediyor, korkuyor!..
Sokağa çıkmalar azaldı, ağızlara bıçak vuruldu!
Endişeli bekleyiş sürüyor..
Bu durumda vatandaşlarımızı itidale çağıran ve onlarla bir olan Başkonsolos Metin Ergin’e hepimiz yardımcı olmalıyız..
Hepimiz, büyük acı yaşayan ailenin yanında yer almalıyız!..
Konu, adalete intikal etti, adalete, hukuka, hakimlere, savcılara güvenmeliyiz..
Birinin, birilerinin kanunsuz bir iş yapması, bizim de aynı suçu işlemimizi emretmez, gerektirmez!..
Kanunlara saygılı olmalı ve birlikte hareket etmeliyiz!..
Mağdur Aile adına da, herkes ulu orta ortaya çıkıp konuşmamalıdır!..
Bu işi aile adına biri ve avukatları üstlenmelidir!..
Zira,” kaş yapalım derken, göz çıkarılması”, bizlere, Belçika Türk Toplumu’na, geri dönülmez zararlar verebilir..
Elinde bilgi ve belge olanlar, bu bilgi ve belgeleri yetkililere teslim etmeli ve paylaşmalıdır..
Üzerimize vazife olmayan işlere, burun sokmamalıyız!..
Maalesef, kendini hakim, savcı, polis ad edenler var?..
Hatta gazetecilere, ayar vermeye kalkanlar var!?
Ortada menfur bir cinayet var!..
Cinayeti işleyen belli, mağdur taraf belli!..
Bizlere düşen, yargı sürecini takip etmek ve beklemek olmalıdır!
Ateşe odun atmak, yani,” yangına körükle gitmek”,bizlere daha büyük zarar erebilir!..
Lütfen itidal..
Sakin olalım ve yetkililerimizin açıklamalarını bekleyelim..
Gelişmeleri takip edelim..
Birlik ve beraberlikten ayrılmayalım!
Bir kınama, bir karşı yürüyüş yapılacaksa, yasal zeminde yapalım, sesimiz, iri, diri ve bir çıksın!..
Gerisi yalan!
Allah sabırlarversin!