Bazen hiç kimsenin en, ama en kıymetlisi ya da sadece kıymetlisi bile olmayabilirsiniz. Bir annenin kıymetli evladı, bir babanın üzerine titrediği ,bir eşin başımın üstünde dediği ,bir arkadaşın vazgeçilmezi ,kardeşlerinizin olmazsa olmazı da olmayabilirsiniz. Çok sevebilirsiniz ama aynı ölçüde sevilmeyebilirsiniz. Kalbînizin en güzel yerine oturttuklarınızın kalbinde, kendinize yer bulamayabilirsiniz . Fedakarlık yaparsınız kendinizce, karşılık beklemeksizin verirsiniz, bir gün bir şey veremediğinizde kara listeye alınırsınız. Her şeyinizi paylaşır paylaştığınız yerden yaralanırsınız. Ne kadar kapınız varsa, açarsınız sonuna kadar, benim olan senindir de dersiniz, kapı aralığından bakanlar baş tacı olur siz dışarıda kalırsınız. Siz sevmeye devam edersiniz, bir gün nedensiz infaz edilir, sevgisizliğe bilenirsiniz. Koşulsuz arkasında ya da yanında olduklarınızın ardında bıraktıklarından oluverirsiniz. Duyar duymazdan, görür görmezden, bilir bilmezden gelirsiniz siz ama bir gün, bir lafınızla lime lime edilirsiniz. Hepimiz yaşıyoruz böyle şeyler, yaramızı fark eden tuzluğunu alıp geliyor ne yazık ki…Ve biz buna hayat diyoruz…Suçlamayın ve değersiz hissetmeyin kendinizi trafikte bile her zaman arkadan vuran değil midir suçlu olan…

Şimdi neden mi yazdım bunları…Hafta sonu bir aile dizimi seansına katıldım. Oraya katılma nedenlerini merak ettiğim kadar , sonuçlarını merak etmeyeceğime inanmanızı isterim…15 kişilik grupta gözlediğim ve tanık olduğum şuydu; Orada ilşkilerin travmaları, vazgeçmişliklerin acıları , değersizlik hissinin gözyaşları vardı. En çokta ilişkiler özellikle aile ilişkileri üzerineydi. Sahiplenmeyen anneler, görmezden gelen babalar ilişkilerde ki egolar ve hissedilmeyen sevgi yok öyle yazmayım aslında şöyle hissedilen sevgisizlik acıtıyordu bir çoğunu, benim çıkardığım neredeyse ana tema buydu.

Düşman kör nişancıdır, dost bilir nereden vuracağını derler ya öyle işte . Bazen yaralar açarlar çok derin, bazen kanar o yaralar çok ama çok uzun süre, bazen de derin izler bırakır geçer üzerinizden unuttum yada sildim ben falan dersiniz... Tüm bunların neticesinde de sanırım ‘’ İnsan yalnızlığı en çok yanındaymış gibi davrananlardan öğrenirmiş’’ cümlesini benimsemiş ve tam da böyle yaşarken aile dizimi gibi seanslarda sorgularken buluveririz kendimizi…

Bu seansta henüz hayatın çok başlarında bir bayan; ‘’kendimi değersiz hissediyorum, sevilmediğimi düşünüyorum’’ demişti. Çok etkilendim ben o cümleden, o ses tonundan, o yüzden ve o gözlerden akan yaşlardan çok ama çok etkilendim(o anda ona bunları yaşatan hiç tanımadığım insanlardan nefret ettim)….Kendisini kimin büyüttüğünü, çocukluğunu nerede ve kimin yanında geçirdiğini bile söyleyemedi orada burada dedi…Ayrılan bir çiftin sahiplenmedikleri bir kız çocuğuydu o. Çocukluğunun birkaç yılını dedesiyle geçiren o kız çocuğu, üzerinden yıllar geçmesine rağmen, bugün ölmüş gibi dedesi için ağlıyor ve sende gittin diyordu. Ve o, o kendini değersiz hissediyordu…O GÜNLERDEN bu güne gelen şu sözünü ettiğim değersizlik hissiyle boğuşuyordu .Kimsenin en’i olamamaktı yarası ve hala kanıyordu.(Umarım seans ona şifa olmuştur, umarım kimse değilse de o kendisinin ve yaşamının ne kadar değerli olduğunun farkına varmıştır.)Umarım bu farkındalığı ben dahil hepimiz yaşarız.

Can yücel’in bir paragrafıyla sonlandıralım mı yazımızı;

‘’Basit biri değilim! Gözlerimi kanatırcasına ağladığım gecelerim var, ve kahkahalara sarılmış anılarım!

Herkes kadar dertli , bazılarından fakir,

Çoğundan zenginim.

Taşıdığım hayallerim, söylenecek şarkılarım, paylaşılacak dostluklarım var.

bilmeyene sevgiyi öğretecek kadar büyük bir kalbim, gidene beddua edemeyen bir dilim var.

Yüreğimi korkak büyütmedim. kaybettiklerimse dağıttığım servetimdir benim!

NOT1-Aile dizimi terapi yöntemi;Hellinger terapisi olarakta biliniyor.Ailenin kuşaklar boyu birbirine görünmez bağlarla bağlı olduğu esasına dayanır.Türkiye de de yaygınlaşan bu terapi yöntemine göre,önceki kuşakların işlediği ve sorumluluğu alınmamış kötü fiiller çocuklar yada torunların hayatlarında olumsuzluklara yol açıyor.Bu terapi yönteminde danışan kişi oyunun içinde değil,dışarıda oturuyorve kendi bilinçaltında oynayan filmin yansımasını sahnede izliyor.İnsanın kendini tanıması ve geçmişte ki tıkanıklıklara ulaşmaya dayalı bir yöntem.

NOT2-Herkes aile diziminden şifa bulabilir mi?

Uzmanından aktarıyorum; Hayır çok ciddi rahatsızlıklar ve travmalarda aile dizimi kullanılması doğru değil. Bir psikoterapist bu yöntemi kullanarak tedavi yapıyorsa evet, ama başka türlüsü olmaz. Aksi halde danışan kişi daha ağır bir travmanın içine girebilir ve oradan çıkartılamayabilir.

NOT3.Gitttiğim seans ücreti 380 tl idi.(Pahalı buldum.)Kötü sonuçlar yaşamamanız için Not 2 de ki detayların göz önünde bulundurulduğundan emin olduğunuz seanslara katılın derim.