Sevgili okurlar,
Bizim Sakarya Ekibi olarak Başkan Adnan Yüksel başkanlığı’nda ziyaret ve gezilerimiz sürüyor..
Bunlar güzel işler, güzel ziyaretler..
Birbirimizi tanıyarak, konuşarak, sorunları irdeleyerek, daha emin, daha güvenli, daha kalıcı işlere, hizmetlere, eserlere imza atabiliriz..
Sakarya’da elbette renkli bir basın topluluğu var..
Bu basın topluluğu içinde ayrıçalıklı bir yeri olan TRT ve Anadolu Ajansı temsilcileri ilgili olarak bir arkadaşımız şunları anlattı..
“İçişleri Bakanlığı bayram dolayısıyla, ana TEM oto yolunda denetimler yapacak.. Biz de basın mensupları olarak, bu denetime tanıklık ederek, bunu okuyucularımız ile paylaşacak ve trafik konusundaki bilgilendirmelere katkı yapacaktık..Gel gör ki, Düzce’den başlayacak denetim için buluşma yerine gittik..Ama ne hikmetse, bizi helikoptere bindirmediler! Sadece TRT ve Anadolu Ajansı (AA) temsilcileri helikoptere alındı! Zira sadece onların isimleri bildirilmiş..Üzüldük! Durumu valimize ve ilgililere ilettik..Madem ki, biz bu denetime tanıklık etmeyecektik, neden oraya çağrıldık ki?”
Bu sözler, bir basın mensubu arkadaşıma ait..
Adını vermeme gerek yok..
Ama, bu renkli, alaylı ve gönüllü basın mensubunu Sakaryalıların çoğu tanıyor..
Şimdi burada,Valilik makamına, kaymakamlara, belediye başkanlarına ve özellikle sivil inisiyatif kurumlarına, Sakarya Üniversitesi Basın Bürosu’na büyük görevler düşüyor..
Bir kere, basın mensupları listesi sürekli güncellenmeli..
Bu mesleği hakkı ile yerine getirenler ve bu işten kazançı sağlayanlar ile bu işi gönüllü olarak yapanlar aynı sepete konmamalıdır!?
Tabii ki,bunu dillendirecek kurumların başında cemiyetler geliyor!
Bu tip çalışmalarda, önce durum basın kurumlarına iletilir. Olayı takip edeceklerin listesi istenir...
İlgili kuruma ulaşan bu listeler bağlamında, olayı takip edecekler, yani olaya tanıklık edecekler belirlenir ve helikoptere bindirilir..
Burada, helikoptere sadece TRT ve AA temsilcileri alınacak ise, o zaman basın kurumlarını, böyle bir çalışmadan haberdar etmenin anlamı yok!
Eğer haberdar edilmişse ki, edilmiş, o zaman helikoptere bu arkadaşlarında alınması gerekir..
Devletin kurum ve kuruluşları kimsenin babasının çiftliği değildir!..
Sadece TRT ve AA’yı korumaya almak, tarafsızlık ve haberin doğrudan yayılmasını tekelleştirmek demektir!
Velev ki, bu helikopter, TRT ve AA temsilcilerine tahsis edilmişse, mesele yok!
O zaman, yerel basın mensuplarını çalışmaya davet etmezsiniz, iş büyütülmez ve konuşulmaz..
Burada, kamu basın dairelerinde çalışan arkadaşlara büyük görevler düşüyor..
İl bazındaki gazeteleri, çalışanlarını, sahiplerini, yetkililerini bilmek, listelemek ve bunlardan ilgilileri haberdar etmek gibi bir görevleri vardır..
Ayrıca burada gazeteciler cemiyetleri de devreye sokulur, onlardan yardım istenir ve birlikte çalışma ortamı sağlanır..
Ve sorunlar yaşanmaz!..
 

***
Sevgili okurlar
Konu meslektaşlarımızdan ve basından açıldığı için, konuşmakta, irdelemekte yarar var..
Artık, “yazılı basın, görsel basın, işitsel basın yanında, internet basını” da var..
Bu manada yine kamu basın dairelerinin, bu alanlarda da titiz birer çalışma yaparak, “sağlıklı listeler” ortaya koymaları, bu listelerden,” ilgilileri haberdar etmeleri ve onları bilgilendirmeleri” gereklidir..
Her toplantıya, herkesi davet etme mecburiyeti yoktur..
Konu ehemniyetine göre, basın toplantılarına davet esastır..
Bilgilendirmelerde ise, tüm medyayı esas almak, işin doğası gereğidir..
Bunu şunun için söylüyorum, eğer bir internet sitesi sahibi, sitesini her gün güncellemiyor, sitesi uykuda ise, bu tip sitelerin sahip ve sorumlularını toplantılara davet etmenin anlamı yoktur..
Yine, sözüm ona, il genelinde yayın yapan bir radyo grubu, sadece 24 saati müzik yayını ile dolduruyor, reklamlar ile yetiniyorsa, bu yayın grubunu aktif toplantılara davet etmenin anlamı yoktur..
Nezakten davet edileceklerse, o başka!
Ancak, bu kurumları iyi incelemek, takip etmek te kaçınılmazdır..
Öte yandan, son zamanlarda düzenlenen yemekli toplantılara, tabiri caizse
“ duyan geliyor” denilmektedir!?
Hatta, bir gazeteden birden fazla insanın orada olduğu gibi, eşini, bir yakınını, arkadaşını ve torununu da oraya getirenlerin varlığından, yüksek telden söz açılıyor!..
Basın mensupları, bu durumlara düşmemeli ve toplantıyı düzenleyenlerin iyi niyetini suistimal etmemelidir!..
Basın mensubu olmak, gazetecilik yapmak ciddi iştir, bu işin kurallarına etik olarak herkes uymalıdır!
Bu mesleğin kurallarına herkes saygı göstermeli ve dikkat etmelidir..
İşte bu noktada cemiyetler devreye girmeli, basın mensuplarını, enine, boyuna bilgilendirmeli ve mesleğin iç kurallarını, gereklerini onlara anlatmalıdırlar..
Yine bir basın mensubu arkadaşımız dikkat çekti:
“ Arkadaş, bir basın mensubu, Sakaryaspor maçına torununun boynuna bir kimlik kartı asarak, maça getiriyor” demekten kaçınmadı..
Son derece tehlikeli bir durum?..
Hem de meslek kuralları ile bağdaşmayan bir kuraldışı istem söz konusu!..
Buna stad görevlisi, güvenlik birimleri ve konunun takipçisi cemiyet temsilcileri asla müsade etmemelidir!..
Bunu neden söylüyorum biliyormusunuz?
Allah göstermesin, tribünden bir fanatik taraftar, cebinden çıkardığı bozuk parayı, çakıyı, bir taşı, şişeyi fırlatsa, bu kişinin gözüne, başına, ayağına gelip, o kişiyi yaralasa, bunun sorumluluğunu kim üstlenebilir?
Haydi kuralları bir kenara bırakalım!..
Vicdan azabı bile, insan yakar geçer!
Sakın ha!

***
Sevgili okurlar,
Sezon başından itibaren, “Sakaryaspor ile yatıyor, Sakaryaspor” ile kalkıyoruz..
Maşallah, her gazete farklı telden, bu haberleri bizlere ulaştırıyor..
“Kimi mıhına, kimin nalına”, çala kalem bir şeyler yazıyor..
Sakarya Ticarnet Borsası ziyaretimizde Başkan Adem Sarı, spordaki bu keşmekeşliğe dikkat çekerek,” Artık spor kulüplerimiz kurumsallaşmalı..Belli gelirleri olmalı..Bu böyle gelip, böyle gitmez..Her yıl, kurumların, kuruluşların ve iş adamlarının kapısı “para” diye çalınıyor” diyerek, herkesi sorumluluğa davet etti..
Bizimsakarya Gazetesi Genel Müdürü Oğuz Arık,” Haklısınız! Sakaryaspor’un kum ocaklarından sürekli kılınan bir geliri vardı..Ama bu bugün yok”diyerek, açıklamaya haklılık getirdi..
Başta Sakaryaspor olmak üzere, BAL ligindeki, süpher amatör ve diğer liglerde yer alan ekiplerimiz artık kurumsallaşmalıdırlar..
Bu ses önemlidir, bu sese herkes kulak vermeli!..
Spor kulüplerimizde iç yapı, düzen tesis edilmeli!..
Kimse bol kesedenatmamalı ve harcama yapmamalıdır!..
Geleceğin futbol kulüplerini oluşturmada çok geç kaldık..
Gençliğe, küçüklerimize sağlıklı spor yaptırmak için, herkes kollarını sıvamalı..
Yine Başkan Adem Sarı,” Ben her sene şampiyonluk yarışına giren takım istemiyorum..Elbette kulüplerin bir hedefi olmalı..Ama bu imkanlarla önce yapılanmaya gidilmeli”diyerek, yüklü transfer harcamalarına, israfa değindi..
Sevgili Sakarya Amatör Spor Kulüpleri Başkanı Yaşar Zımba, “Sakaryaspor’un borç batağına itildiğini, büyük bir sorumsuzluk örneği sergilendiğini, artık bu durumdan kurtulmak için adım atılması gerektiği “ fikrin basınla çoğu kere paylaştı..Ve bu yönde, yönetim olarak adım attıklarını ifade etmesi çok önemlidir..Bu sese destek verilmelidir..
Bakınız, SATSO Başkanı Akgün Altuğ’da, bu durumdan dert yanarak, “Sakaryaspor’un hoyratça borç batağına sokulmamasını ve her defasında kapılarına gelindiğini, para istendiğini, Sakaryaspor’da görev alacakların, işin yükünü ve ehemniyetini bilerek göreve talip olmalarını” istedi..
Bunlar önemli çıkışlar, hatırlatmalar ve geleceğe ışık tutacak açıklamalar..
Ama bir başka sorunda karşımızda duruyor?
Büyük taraftar kitlesini kullanarak, bu işten nemalananlar ne olacak?
Kimse, Sakaryaspor’dan üstün tutulamaz!
Kimse, Sakaryaspor adını kullanarak, kendine menfaat sağlayamaz!
Kimse, “Sakaryaspor’a destek olacağız, bize şu kadar bilet vereceksiniz” diye yöneticileri sık-boğaz edemez!?
Hatta, maçlara girecek basın mensupları, resmi erkan sıkı bir elemeden geçirilmelidir..
Kimse ayrıcalıklı olamaz!?
Eğer, konu sakaryaspor ise herkes şapkasını önüne koyacak, bir katkı yapacak..
Yapamıyorsa, yapmayacaksa, gölge etmeyecek?
Bu ilin kolluk kuvvetleri ne için var!?
Şiddeti, baskıyı alışkanlık haline getirenlere, gereken cevap verilmelidir!
Maçlarda şiddeti dayatan, çirkin tezahüratta bulunan, kendilerine bir ayrıcalık tanınmasını isteyenler bir bir tespit edilmeli ve maçlardan bir gün önce gözaltına alınarak, kontrolde tutulmadılıdr..
Bu fanatiklere karşı artık, Batı ülkelerinde bu sistem uygulanıyor..
Hatta, bu fanatikler için şehrin belli yerlerinde toplu gözaltı birimleri, alanları oluşturuldu..
Takımı sevmek, takım için maça gitmek, takıma destek olmak, renklerine sevgi ve saygı göstermek bir başka husustur..
Şiddete dayalı menfaat sağlamak başka bir şeydir!
Fanatizm maskesi altında olup bitenlere göz yummamak gerek!?
Bu bağlamda şiddeti, korkuyu dayatmak, kaos ortamına zemin hazırlamak, yığınlara küfürlü slogan attırmak, düpedüz “terörizm” ile eşdeğerdir..
Gereği yapılmalıdır!
Sakaryaspor kimselerin tekelinde değildir, bu ilin takımı, gözdesi ve renkleridir..
Sakaryaspor’da birleşmek, coşkuya ortakm olmak hepimizin görevidir...
Şimdiden Sakaryaspor’a ve diğer spor kulüplerimize yeni sezonda başarılar dileriz..
KUTLU OLSUN!
Büyük Zafer’in 97.Yılında Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve Silah arkadaşları ile bize büyük zaferler, özgür vatan toprakları armağan eden,Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atanları, minnet ve saygı ile anıyoruz..
Ruhları şad olsun!