Sihirli bir sözcük aşk. Sihirli olduğu kadar tehlikeli bir sözcük. Tehlikeli olduğu kadar vazgeçilmeyen bir sözcük. İstenildiğinde bulunmayan, beklenmediğinde üzerine yapışan bir duygudur aşk. Aşk bir tabudur, hazinedir, dosttur, düşmandır. Yoksuldur, zengindir, köydedir, şehirdedir. Kadındır, gençtir, yaşlıdır, erkektir aşk. Fabrikada işçidir, patrondur. Tarlada çiftçi, otobüste şofördür, yolcudur aşk. Aşk candır, hayattır, yaşam kaynağıdır.

Aşk gazetelerde 3. sayfanın vazgeçilmeyen manşetidir. Hayatları söndüren, cehaletin ve cesaretin tetikçisidir. En değerlimizin katilidir. Kanımızı deli akıtan, uykularımızı kaçıran, dünyaya küstüren, ayaklarımızı yerden kestiren beladır aşk.

İnsanın, insana, kurda kuzuya, börtüğe böceğe, ağaca yaprağa, arıya bala, buluta yağmura, denize suya, dağa taşa sevdasıdır. Karşılıksız, çıkarsız, umarsız ve zamansızdır. Aşk üreticidir. Yaratıcıdır. Hayalperesttir.

Aşk hesapsız yaşatan duygudur. Sarhoştur bir dublelik. Bir dizelik şairdir. Bestekârdır bir güftelik. Bir tabloluk ressamdır. Aşk insanı içine alan, saran, titreten en güzel duygudur. Aşk bencildir. Cimridir. Mahremdir. Özgür olduğu kadar tutsaktır. Hayranlıktır. Sorgusuzdur. Randevusuz gelen misafirdir. Kahramanlarının yarattığı destandır. Efsanedir, masaldır, hikayedir, romandır. Aşk yazıldığı kadar bilinmeyendir. Bedendir, ruhtur, varlıktır, özlemdir. Aşk gerçek olduğu kadar sanaldır.

En büyük eksiğimiz sevmesini bilmemek. En çok sevgiye ihtiyacımız olduğunun farkında değiliz. En güzel duygunun sevmek olduğunu anlamalıyız. Aşka, aşık olmaya inanırız da gerçek aşkın sevgi olduğunun ayırdına varamayız. Bir süreliğine yaşanacak aşkın dayanılmaz heyecanına kapılırız da hayat boyu sevmenin, sevilmenin vereceği onuru, tadı, keyfi yaşamaya inanmayız. Öyle ki; bütün inançlar, bütün düşünceler sevginin değerini bilmek gerektiğini söylese de anlayabilmiş değiliz. En sevdiklerimiz çocuklarımızı korku, şiddet, yasaklarla büyütürüz. En sevdiğimiz eşimize, sevgilimize şiddet uygularız. En sevdiğimiz büyüklerimizin yaşlılıklarını sıkıntı içinde geçirmelerini görmezden geliriz. Sevgiden mahrum kalmaya mahrum bırakmaya hakkımız yoktur. İnsanı insan yapan en değerli duygunun sevgi olduğunu öğrenmeli, yetmez yaşamanın yolunu bulmalıyız. Ne sevdiğimizi saklayalım, ne sevildiğimizi görmezden gelelim. Çocuklarımızı sevginin yüceliğine, insanlaştıran zenginliğine tanık edelim. Sevildikçe sevmeyi, yüreği hopladığında onurluca aşk yaşanması gerektiğini bilsinler.

Günümüz toplumsal değerleri içinde sevgide, aşkta bir metaya dönüştürülmekte. “Kullan at, bulduğunda tüket gitsin” anlayışı insanlığımızı çalmak üzeredir. Bunlara karşı aşkı ve sevgiyi yasaklamak, insanları kısıtlamak mümkün olmadığı gibi yozlaşmanın ve marjinalleşmenin yolunu açmış oluyoruz. Hele hele örf-adet, gelenek-görenek, inançlarımız denilerek insanı insandan, insanı duygudan ayıramayız. En insani, en vicdani, en saygın, en onurlu, en içten duygu aşk ve sevgi engellenmemelidir. İnsan hayattayken aşkı mutlaka tatmalı, yaşanmasına fırsat vermelidir.

Siyaset giderek hırçınlaştı, toplumsal karşıtlığı büyüttü, biz onlar ayrımcılığına saplandı. Siyasetin olağandışı koşullara yönelmesi, aynı zamanda iktidarın sosyo-ekonomik ve politik kararlarının yarattığı ağır travma cinnete kaynaklık ediyor. Gazete sayfalarında “1 kadın, 1 genç kız eşi, sevgilisi, kocası, kardeşi tarafından sokak ortasında dövüldü, vuruldu, öldürüldü” haberlerinin çoğalmasına izin vermeyelim. Dünyada kartların yeniden karıldığı tehlikeli bir dönemdeyiz. Vatan, millet, bayrak sevgisi kalplerden haykırışlara dönüştüğünde yabancılaşmayı büyütüyor. Düşmanlığın yükseldiği böyle zamanlarda içte ve dışta barışı egemen kılacak, savaşları mahkum edecek yegane ilaç sevgidir. Rengiyle, diliyle, inancıyla farklı olanı sevmek bir ülkeyi, bir halkı, bir dünyayı sevmektir.

Herkese sevgisi bol, dostluğu kalıcı ve huzurun yerleştiği günler diliyorum.