Her ne kadar Büyükşehir’e bağlı birer mahalleye dönüşseler de biz kendi aramızda köylerimize köy demeye devam ediyoruz.  AKP İl Danışma Meclisi’nde konuşan Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün dediği gibi.
Ayhan Sefer Üstün, “Kaynarca’daki Karaçallı Köyü’nün sorununu bilmezsek, Myanmar’da yaşanan sorunu çözemeyiz” diyor. Arkasından ekliyor: “Hep birlikte çalışırsak 7 milletvekilinin tamamını alabiliriz.”
Ayhan Sefer Üstün 3 dönemdir Sakarya Milletvekili ama daha Karaçalı Köyü’nün adını tam öğrenememiş. Karaçallı diyor. Belli ki diğerleri gibi Akyazı’ya bağlı Karaçalılık Köyü pardon mahallesi ile karıştırıyor.
Oysa Kaynarca’ya bağlı Karaçalı Köyü yolunun asfaltlandıktan bir hafta sonra bozulmasıyla; 3 kez yeniden onarılarak hem devletin hem de milletin zarar uğratılmasıyla; susuzluğu ile su kuyularının defalarca göçmesi ve sonuç vermeyen su sondajlarıyla yerel basında defalarca gündeme geldi. Akıldan çıkmaması gereken, sorunlarıyla hafızalara kazınan bir köy ismi.
Ancak Ayhan Sefer Üstün kafa yormadığı için olsa gerek, aklında yer edip de köyün ismini öğrenememiş. Köyün ismini doğru telaffuz etmesini boş verelim. Kendisi üç dönemdir milletvekili. Üstelik Kaynarca’dan sorumlu milletvekili olarak 12 yıldır görev yapıyor. Bu süre içinde burnunun dibindeki köyün yol ve su sorununu halledememiş, Uzak Doğu’da binlerce kilometre uzaklıktaki Myanmar’ın sorununu çözmekten, 7 milletvekili çıkarmaktan söz edebiliyor.
İnsan bu ne özgüven(!) demekten kendini alamıyor. Belli ki herkesi kör, alemi sersem sanıyor.
Yoksa ben mi yanlış düşünüyorum. Ayhan Sefer Üstün her şeye rağmen, her seçimde yüksek oranda oy aldığı Karaçalı köylüsü hakkındaki düşüncelerinde haklı olabilir mi? Söyleyene değil söyletene mi bakalım dersiniz…
Popülizm ve Erdemli davranış mı?
Danışma Toplantısı’nda konuşan İl Gençlik Kolu Başkanı Yusuf Demir de popülist faaliyetlerden uzak durarak erdemli faaliyetler yapmak için çalışıyoruz iddiasında bulnup, “Fenomene farklı bakan kazanır mantığıyla çalışıyoruz. 28 Şubatta Ak Gençlik olarak ilk eylemimizi yaptık Çanakkale’ye deniz yoluyla gittik” demiş.
Çanakkale’ye kara yoluyla değil de, deniz yoluyla gitmek, ‘erdemli’ faaliyet midir, popülist faaliyet midir bu yazıyı okuyanlara sormak isterim. (Fenomen: Duyularla algılanabilir olan, nesnel gerçeklik anlamına geliyor.)
OSB ayağımıza geldi hanımmmm(!)
Yerel basında cılız da olsa bir tartışma başladı: Dilovası olmayalım. Kanser ovası olmayalım. Çarpık sanayileşmeye izin vermeyelim.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Matur gazetesindeki köşesinde Karadere’ye kurulmak istenen OSB için, araziler verimli değil raporu alındığını belirtiyor. Ayrıca Yenikent’e yalnızca bir kilometre uzaklıkta OSB kurulmasını eleştiriyor.
O da bir şey mi Kaynarca’da OSB ne bir kilometresi o kilometrede ilçeye bitişik kuruldu bile. Hizmet ayağımıza geldi(!) Mahalle aralarında dolaşan minibüslerin hoparlöründen yapılan meşhur anons gibi: “Overlokçu ayağına geldi hanımmmm” 
Bunu Manav kültürünü bağlıyorum.  Manav köylerinde evler ahırlar, kümesler iç içedir. 21. Yüzyıldayız ama bir şey değişmemiş olacak ki bunu sanayi için de uyguluyoruz.
İletişim için elektronik posta adresim: [email protected]