İsrail Kudüs’ü Başkent yaptı. Öyle esip gürlemek, yaptırmayız tehditleri filan da sökmedi. Amerika da gitti büyükelçilik bile açtı.

Sözün özü; Filistin Halkı bunu protesto etmenin bedelini yine tek başına, yine büyük kan ve gözyaşı bedeliyle ödedi.

Irak da böyle bir tuzağa düşmüştü. Libya da, Mısır da, Suriye de. Onlara böyle gazlar veren Müslüman ülkeler,Onlar ateşe düştükleri gün yanında değildi.

Ah vahlar da timsah gözyaşı gibidir. Ölenler Gazze’de toprağa gider, unutulur.

**

Protestoda 50 den fazla insan öldü; binlerce de yaralı vardı. Televizyon başında haberleri dinler, görüntüleri izlerken ürperdim.

Ülkemin 80 milyon insanını; huzur dolu, güvenli yaşadığımız zamanları düşündüm. Asla mutlu değilim; ülkem de, insanlık da kötü zamanlara gebe.

**

Tv’leri gezerken baktım Abdüllatif Şener Halk Tv’de konuşuyor. Biraz izledim. Çünkü; Kudüs Katliamı’nı, öncesini, sonrasını ve ekonomimizi anlatıyordu.

Abdüllatif Şener, çok özetle: “ Kudüs’ün İsrail’in başkenti yapılacağını geçen sene televizyonlarda söyledim. YouTube’da hala o konuşma duruyor.

Davutoğlu zamanlarında, ülkemizin dış politikası esip gürlemelerle yanlış yönetildi. İsrail’in önlenemeyeceği de belliydi. Yanlışlarımız hiç bitmedi.

Suriye’nin, bir çok Müslüman ülkenin desteği ile yıkıma sürüklenmesi de öyle olmuştur. Bütün bu sonuçlar İsrail’in topraklarını büyütmeye yaramıştır.”

Abdüllatifler, hemen her şeyi söylüyor. Ülkemiz, efsunlanmış gibi, hala aynı yanlışlara yürüyor. Barışa yürümeli, barışa; çoluk çocuğun geleceğine…

TRAFİK’TE ÖLMEK;

NEDEN ARTIK TOPLUMU SARSMIYOR?

Şehirleşmede, Ulaşımda, İnsan Yaşamına Saygı’da sınıfı geçemez hale geldik. Ama, kendimizi şehirli, çağdaş sanıyoruz. Sokaklardaki bu şiddetler ne peki?

Hiç birimiz,çağdaşlık sınıfına geçebilecek bir öğrenci olmaya niyetli değiliz. Kotaramayız da! Her konuda 1960’lı, 70’li yıllardan bile daha da gerideyiz!

**

Birisi bana, sadece son 1 yıl içinde motosiklet kazasında ölen insanlarımızın sayısını versin yeter. Halk öyle bir vurdumduymazlığa gidiyor ki:

Tam Gar Polis Merkezi’ne 100 mt var, yoldan 70-80 cm yüksekteki kaldırımda elektrikli bir motosiklette zor kaçtım. O geçti; Polis Merkezi önünde ikincisi.

Gençtik; şahane bir motosikleti olan, çok da yakışıklı mahalleli bir abimiz vardı. O geçerken genç kızların halini görmeliydiniz : -)

Bir gün bir kaza yaptı ve ayaklarını kaybetti. Adapazarı, hepimiz, ama tüm şehir nasıl bir yasa büründü… Arada tek kaza bile tüm şehri yasa bürürdü.

Bugün şehir kalabalık; duygu bütünlüğü, paylaşmak sizlere ömür. Sadece şu son yıl, bir dolu gencimiz motosiklet kazası ile toprağa verildi; unutuldu bile.

**

İki gün önce Kırkpınar’ın ara sokaklarında yürüyorum. Tek tük araba geçiyor. O kadar az. Peki ama, O direksiyonlarda kim var, nereye, nasıl deli bir gidiş?

Yol boş, çok zigzaglı, sapaklı. Bir araç, bir canlı çıksa durmak imkansız. Mal ve can kaybı hiç sürpriz değil. Bu tablo her yerde aynı; şehirde, köyde, sokakta.

24 Saat araç kullanan profesyoneller herkesten beter ise, söze ne gerek? Ben Toplu Ulaşım, Tren-Tramvay dedikçe etmedikleri küfür de kalmıyor.

Son 1 yılda Sakarya’da trafik kazalarında kaç insan kaybettik? Tüylerimizi diken eden katliamlardan da fazladır… Biri bizi durdursun artık !

CEVAT AYHAN’A

SAYGIYLA RAHMET OKUMAK !

Allah rahmet etsin; Cevat Ayhan, Zırai Donatım Kurumu Genel Müdürü olduğunda; ben de TZDK Adapazarı Müessesesi’nde sıradan bir memurdum.

İlk kez adını ve Akyazılı olduğunu Genel Müdürümüz olduğunda duymuştum.

Kısa zaman sonra; rahmetli Mehmet Ali Bolu TZDK Müessese Müdürlüğü’ne getirildi. Hiçbir amir-memur ilişkimiz olmadığı halde, beni Ticaret Müdürü yaptı, görev başında olduğu son güne kadar da arkamda durdu.

Rahmetli Cevat Ayhan ile O memuriyet hayatımda bir tek kez, Ankara’da TZDK Gn. Md.’lüğünde bir büyük toplantıda tanıştım; O kadar.

**

TZDK’dan ayrıldıktan ve 2 hükümet daha geçtikten sonra; ben de genç yaşta memurluktan özel sektöre geçtim.

Cevat Ayhan’ın, TZDK’ya kazandırdığı fabrikaları ve sayısız çok büyük arazileri birebir yaşadım. Bunları gazete yazarlığım sırasında da yıllarca yazdım.

Ne yazık ki; Kendisinin Abilik yaptığı siyaset çırakları yıllardır O fabrikaları ve arazileri sata sata ülke-şehir ekonomisine dip yaptırdılar.

Rahmetli Cevat Ayhan ayrıca, Bayındırlık Bakanlığı sırasında; Adapazarı-İzmit arasındaki E.5 Yolunu bize Duble Yol yaptı... E.25 Adapazarı-Bilecik Yolu kabus gibiydi; Onu da Duble Yol yaptı. Yeni Karasu Duble Yolu’nun da mimarıdır.

**

Dünyaya şanslı gelmişim; hakkımda Ankara’ya Sakarya’dan taşınan onca fitneye karşın görevimde kaldım. Hayatımda tek kez karşılaştığım Rahmetli Genel Müdürüm Cevat Ayhan ile Sakarya’da aynı gazetede yan yana Köşe Yazarı olduk. Her karşılaşmamız dostluk pekiştirmesi olmuştu.

Övgüleri hala bende yaşar. Dilerim, içtenlikli Rahmet dileklerim kabul görür.