Her toplumda olduğu gibi Abazalarda da “misafir” anlayışı çok büyük bir önem arz etmektedir. Kendi yaşam disiplinleri ve öğretileri dâhilinde “misafir” kavramı hayatlarının merkezinde bulunmaktadır. Abazaların en önemsedikleri olguların başında misafir gelmektedir.

Konul ağırlamak kendileri için kutsal kabul edilmektedir. Abazaların konuk ağırlamak için yaşadıkları söylenir.

Misafiri iyi ağırlamak ibadet gibidir. Bu davranışta, misafire hizmetin kutsallığı yanında, topluma karşı bir görevin yerine getirilmesi zorunluluğu vardır.

Bir konuğun kendisiyle birlikte yedi hayır getirdiği, giderken de altısını ev sahibine bıraktığına inanılır.

Misafir her türlü işin önünde olmalıdır. Tarlası, bağı ve benzeri işleri bekleyebilir, ama misafire “noksanlık” yapılmaz.

Bahçenize misafir gelmiş ise onu sevinçle karşılayıp buyur etmek gerekir. Misafiri eve almadan bekletmek ayıptır. Abazalarda ev sahibi her zaman güler yüzlü olmalıdır.

Abazalar misafirlerine hiçbir zaman niçin geldiklerini sormazlar.

Her Abaza evinde, misafirler için konuk odası vardır. Sürekli de misafir gelecek diye hazır bekletilir.

Davetsiz gelen bir misafire; hemen yemek, kalacak yer ve koruma sağlanır. Ev sürekli konuk ağırlamaya hazırdır.

Misafir için sürekli hazırlanmış bir yemek hazır bekletilir.

Misafiri sofrada bekletmek ayıptır.

Misafirin yatağı yorganı ayrıdır, özel bir önem gösterilir.

Dostuna, misafirine vermekten çekineceği şeyin, ev sahibine de yararı yoktur.

Misafirin yanında kendi sorunlarını konuşmak, misafir ile tartışmaya girmek ayıptır.

Misafiri evde yalnız bırakmak olmaz. Bir yere gidilecekse bile yanına muhakkak biri bırakılır. Kendileri olmayacaksa bile komşusu misafirin yanına bırakılır.

Gece kalacak olan misafirin kıyafetleri, ona haber vermeden temizlenir, güne hazır hale getirilir.

Eğer buruşuk, pis ve bakımsız bir kıyafetle konuk ettiğiniz misafiri evden uğurlarsınız, topluma karşı saygısızlık yapmış olursunuz.

Eskiden yoksul olarak bilinen, geçim sıkıntısı çeken ve kendi kendine yetemeyen kimseleri toplum biliyor ve koruyordu. Bu kimseler bir köye gitse, o köye önceki yıl hiç misafir almamış kişilerden başlayarak evlere dağıtım yapılırdı. Dağıtım yapılırken herkesin ekonomik durumları göz önünde bulundurulurdu.

Köylerde felakete uğramış aileleri köydeki diğer aileler sıra ile misafir ederlerdi. Bu tip ailelere köy yardımlaşarak destek verirlerdi.

Gençler arası görüşmelerde misafirliğe gidilen köyde, köyün tüm gençleri toplanır gelen misafir gruba hizmet ederler. Gelen misafir grubun hangi saatte geldiğine bakılmaksızın köyün tüm gençleri toplanırlar.

Abazalarda akraba evliliği yoktur. Abazalarda köyün tüm gençleri bir ailenin mensubu gibi birbirlerine yakındırlar. Kardeş gibi iç içe yaşarlar. Abazalarda bu yüzden köy içi evlilik yasaktır. Köyde bulunan tüm gençler akraba olmaksızın o evde toplanıp misafirler ile ilgilenirler.

Birçok köyün bir arada olduğu misafirlikte en uzaktan gelen köyün “Ayhabısı” tüm grupların “Ayhabısı” seçilir.

Köy düğünlerinde gelen misafir grupların gece kalacağı, misafir edilecekleri evler önceden belirlenir. Köydeki tüm haneler kendi evine götüreceği misafir grup için hazırlık yaparlardı.
 

Düğünlerde ev sahibi köyün bireyleri düğünü hangi sülale veya ailenin yaptığına bakmaz, o ailenin mensubuymuş gibi misafirlere hizmet ederler.

Düğünlerde düğün başlamadan bir kaç gün önce tüm köylü toplanır, her yaş grubuna göre görev dağılımı yaparlar. Buradaki amaç düğün süresince misafirlere kusursuz bir hizmette bulunmak.

Misafirin uğramadığı ev karanlıktır derler.

Ölün varsa bile misafirine belli etme derler.

Kapına gelen düşmanın bile olsa ona düşmanlığını belli etme der büyüklerimiz. Kafkasya’da yaşanmış bir hadiseye değinerek yazımı bitirmek istiyorum…

Evinin önünde temizlik yapan ev sahibi, tanımadığı bir gencin telaşla bahçeye girerek kendisinden korunma ve saklanacak yer istemesi karşısında onu himayesine alıp, evinin içine saklar. Ev sahibi bilir ki töreye göre evine sığınan kişinin can güvenliğinden kendisi sorumludur.

Bir müddet sonra gencin peşinden gelen kalabalıktan kaçan gencin düğünde kendi oğlunu öldürdüğünü öğrenir. Aslında kendi hasmını eve almış, onu himaye etmiştir. Gelen kalabalığa gencin başka bir istikamete kaçtığını söylemiş, ardından genci bir müddet saklayıp, gecede köyün dışına çıkarmıştır.

Köyün sınırına geldiğinde evine giren misafir gence öldürdüğü kişinin kendi oğlu olduğunu söylemiş, “evime geldin, benden yardım istedin, bahçeme girdin ve benim misafirim oldun! Bu yüzden seni korudum” cevabını verip “bu sınırı geçtikten sonra da artık düşmanımsın, bilesin” diyerek ondan orada ayrılmıştır.

Yüzyıllar önce yaşanmış bu hadise Abazalarda “misafir’in” önemini tüm açıklığı ile gözler önüne sermektedir…

Bilgi- Ayhabı: Kelime karşılığı ''liderlik- önderlik'' anlamına gelen bu kavram sevk ve idareyi yapan toplumsal kanaat önderi demektir. Bununla ilgili önümüzdeki dönemde bir yazı kaleme alacağım.