Gözlerini kapatacağın hayatın ortası veya ortasına başlangıç mıdır, 30 yaş? Hiç sanmıyorum… 30 hayatın yeni başlangıcıdır aslında. Çünkü çocukluk bitmiş. Ne yapacağını bilmediğin belirsiz yirmiler tükenmiş. Nerede yaşamaya karar verdiğin, ne yapmak istediğinin daha net olduğu otuzlu yaşlar başlamıştır.

Kabul etmek istemesen de artık üzerinde bir sakinlik hakim kılınmıştır. Olur olmaz her konuya parlamıyorsun artık. Bundan 10 yıl önce kendini parçaladığın birçok olgu şimdilerde sana içi boş ve anlamsız geliyor. İdealistlik adına, ‘memleketi kurtarmak’ adına birilerinin burnunu kırmak isterken artık otuzlarda mantıklı konuşuyorsun; tartışıyorsun, karşı tarafın fikrini de dinliyorsun.

Dinlediğin müzikler bile değişmiştir aslında yıllar içinde sen farkında olmadan. Yüksek volümden ritimsel ahenge doğru yumuşak bir geçiş yapılmıştır. 30’larda eline aldığın eski dostun ‘Blue Jean’ dergisi artık sana konuşmaz. Yeni çıkan müzik tarzlarını beğenmezsin, yeni bitme grupları sevmezsin. Yaşlanıyorsun, demesinler diye bunu da açıkça dile getirmezsin. Hep bir ‘retro’ özlemi içerisinde 90’larda çok iyi müzik yapılıyordu, diyerek yeni nesle kendini kabul ettirmeye çalışırsın.

***

Sakin bir limandır 30.

Artık ağzındaki tütünün tadı değişmiştir. Güzel bir akşam yemeği bir bakışta fark edilir. Daha çok romantik filmler izlenir, aşk romanları başucundan ayrılmaz. Gecelik ilişkiler cazibesini kaybetmiş, o doğru insanın izi sürülmeye başlanmıştır.

Aşk sorgulanır tekrar otuzlarda. Yirmilerde yaşanılanlar hormon yoğunluğundan dolayı duygu yağmuru muydu? Yoksa gerçek aşk şimdi, otuzlarda sakinlik ve büyük romantizmle yaşadığın duygu mudur?

***

İçe dönük bir limandır 30.

Gerçekten iyi görünmek istediğin için pahalı ceketler giydiğin bir yaştır 30. Sabah aynanın karşısında yeni bir beyaz tel saç bulmamak için dua etmeye başladığın bir yaştır. Fazla kilolarını sık sık avuçlayarak ‘bunları ne yapmalıyım’ dediğin günlerin çoğalmaya başladığı bir yaştır 30. Ama 30 içine dönük bir limandır aynı zamanda. O pahalı ceketi başkasını etkilemek için değil, kendini iyi hissetmek için giydiğin bir yaştır. Başkası için değil kendi mutluluğun için yaşamaya başladığın bir yaştır çünkü 30. Olgunluğun başlangıcıdır bir yerde… Hava atmak için değil de iyi hissetmek için dünyanın parasını verip U-2 konserine gidebildiğin bir yaştır mesela 30.

***

Derin bir limandır 30.

Kendini tanıma sürecinin bittiği bir yaştır 30. Artık el yordamıyla dünyayı tanımaya çalıştığın çocukluk bitmiştir. Deneme yanılma yöntemiyle kendini bulduğun yirmili yaşlar tükenmiştir. Nice kadının ardından dolaştığın yeryüzünün sonuna gelmişsindir. Başka başka adamların ve kadınların peşinden kendinden epey uzaklara gittiğin yıllar bitmiştir artık. Nice acılı gecenin sonunda artık sabah güneşinin odanın penceresinde gülümsediği bir yaştır 30. Çünkü 30, Cezmi Ersöz’ün mısralarındaki “Artık biliyorsun çarpınca duvara ne kadar acıyacağını kalbinin” bilinçliğine eriştiğinin bir yaştır.

***

Bir dönüm noktasıdır 30.

Kesin kararların alınması gerektiği bir yaştır artık 30. Hayatın keskin bir dönüm noktasıdır 30. çocuk kalmak üzerine yapılan edebiyatlar güzeldir ama artık içindeki çocuğu biraz sakinleştirmenin zamanın geldiği bir yaştır 30. Serseri gibi takılmak güzeldir ama artık garantili bir yaşam sürmeye başlanması gereken bir yaştır 30. Aşk adına duygu hırsızlığı yapmak güzeldir ama artık şefkatli kolların bulunması gereken bir yaştır 30.

Geri kalan ömrünü huzurla yaşamanı sağlayacak sakin bir limandır aslında 30…