21 Dönem Sakarya Milletvekili Sayın Ramis Savaş, Adapazarı Garı konusunda duyduğu hassasiyeti zarif bir mail ile göstermiş. Teşekkür ederek sunuyorum.                                                                                                  

                                                            **

“ Sn. Hasan Kurtiç, Adapazarı Gar’ını kurtarmak için gösterdiğiniz çabayı takdirle izliyorum. Avrupa’da hemen hemen görmediğim Başkent kalmadı.

Hepsinde tren garları şehrin ya ana meydanında, ya da ana meydana çok yakın bir yerdedir.

Londra’da Victoria, Amsterdam’da Central, Münih’te Central Railway Station, Roma’da Termini, Paris Gare Nort gibi.   

Nedense Adapazarı’nda bazı oda başkanları ve belediye başkanları yıllardır canları sıkıldıkça tren garını olduğu yerden kaldırmayı söyleyip dururlar.

Esasen bunu söyleyenlerin her biri yurt dışında güzel şehirleri ve şehirleşmeyi görmüş kişiler.

Kime ne amaçla hizmet ediyorlar anlamış değilim. Aslında anlamıyor değilim.

Her şeyi ticarete dökerek kamu yararına değil birilerinin yararına işler yaparsınız.

 Belli mevkilerde olanların söyledikleri gazetelerin ilk sayfalarında çok büyük ihtiyaçmış, çok iyi iş yapılıyormuş gibi yer alıyor.

Kamunun ne düşündüğü çok önemli olmuyor.

Lütfen Adapazarı Garı ile oynamayın.

İstanbul’da Haydarpaşa Garı ile oynamayın.

Yapabiliyorsanız yerin altına inerek buraları geliştirin.

Selam ve saygılarımla…                                                                                                       Ş. Ramis Savaş… 21. Dönem Sakarya MV. “

 

                  

                     ADAPAZARI GARI’NA BEN DEVAM EDEYİM : -)

21. Dönem Sakarya Milletvekili Sn. Ramis Savaş’a, Adapazarı Garı konusunda gösterdiği duyarlığa tekrar teşekkürler.

Sn. Savaş’ın maili 15 Kasım Çarşamba günü gelmiş. Geç gördüm.   

Önemli olduğu için haftanın ilk gününe bıraktım. Siyasiler, eski milletvekilleri,  oda başkanları, belediye başkanları belki okur, ola ki duyarlılık da gösterirler!

                                                          **

Sakarya halkına borcu olan herkes, Adapazarı Garı için ya bugün gereken sorumluluğu üstlensinler, ya da Sakaryalılardan artık hiçbir görev istemesinler!

Bu şehir, “ Demiryolu, Mithatpaşa veya Maltepe’den Gar’a kadar yer altına alınsın!” hayalini de unutmalı. Bu hayal için çok sustum, ama artık yazarım.

Tren geçidi yok ama; Şehir içinde, Pancar Yolunda, Serdivan’da, Erenler’de, Ankara caddesinde hemen her saat trafik artık çok zor değil mi?

70-80 Yıl, Serdivan- Çark caddesi- Gümrükönü- Ankara caddesi ip gibi dümdüz bir yoldu. Bugün, O güzergahın hep tıkalı dolmuş hattını kaç Sakaryalı biliyor?  

Tren Geçidi mi var ? Şimdi Çark Caddesi’ni de yer altından mı geçirelim : -)

                                                                   **

Sakarya ve Türkiye, Şehirleşmeyi bilim normlarına sokamadı. Önlerine Siyaseti alan birileri sokturmadı!

Ülke şehirleşmesine, Tahterevalli derim. Ülkenin ilk 20 şehrinde nüfus yığıldı, o taraf çöktü. Köy-Köylü bitti; Şehirleşme-Değişim de göç ve doğumla iflas etti.  

Adapazarı Garı BİR ÇARE iken, yok etmeye körükle gidiliyor; susmak vebaldir!

                                  SAPANCA’DA TURİZM;

                       SU FABRİKALARI VE DEVLET DENETİMi ? 

Aylardır Kırkpınar’ın ortasındaki Kristal Su Fabrikası çevresindeki yerleşimleri canından bezdirdi. Gece gündüz büyük bir çelik kampanaya sanki demir balyozlarla vuruluyor.

Burdaki kamu Yönetenlerine ve Büyükşehir’e kadar yansıtıldığı söylenen çok rahatsız edici gürültü önlenemedi.

Oysa; buralarda su fabrikası kurma modası patlamazdan önce de var olan eski bir tesisti. Böyle rahatsız edici bir gürültüsü de yoktu.

Fabrika büyütüldü, galiba farklı ve iyi de bir sipariş alındı. Su değil; su üretimi yıllardır bu psikolojileri bozan gürültüyü çıkarmıyordu. Tabii, böyle de gidemez.

                                                                  **

Devlet ve Yönetenler, “ Turizm Bölgesi “ derlerken, tablo bu! Kamu denetimi ve uygulanan otorite olmazsa, nasıl olacak? Gürültü kirliliği ve her türlü kirlilik turizmi kovar.

Su fabrikaları için köklü ve doğru bir yer planlama hiçbir tarihte olmamış. İlçe belediye başkanı, halkın su fabrikaları ile ilgili sorularını şimdi lafla geçiştiriyor.     

Deveye, boynun neden eğri diye sormuşlar. Halimiz işte tam da öyle oldu!   

Yaprak ve dal döküm mevsimi. Bunların ve inşaat artıklarının yakılarak yok edilmesi insana, doğaya, havaya külliyen zarar. Çok azaldı, ama var. 

Ya BİZ ! Dere ve demiryolu kenarına; yatak, koltuk, masa sandalye, araba lastiği, klozet, duşa kabin ve inanılmaz eşyalar atmaya hala utanmıyoruz!

Kabul edilebilir hiçbir özrümüz yok. Son 3-4 yıl gelen turiste bakınca da, Turizm bitti, biter, bitiyor diyorum.