17 Ağustos 1999 depreminin 19. yılına da ulaştık. Koskoca bir şehrin yıkıldığı, yerle bir olduğu, caddelerinin ve sokaklarının savaş alanına döndüğü 17 Ağustos felaketi.

Herkeste derin bir iç çekişe, üzüntüye dayanan asrın felaketi olarak nitelendirilen 17 Ağustos’ta nice canlar kaybettik.

Arkadaşımızı, dostumuzu, komşumuzu, genci, yaşlısı, kadını, erkeğini toprağa gömdük. Nice acı hikayelere tanık olduk.

45 saniyede yıkılan sadece Sakarya mıydı? diye sorduk kimi zaman. Aslında hepimiz yıkılmıştık.

19. yıldönümüne ulaştığımız şu günlerde fotoğraf karelerini, videoalara baktığımızda yine aynı acı ve üzüntü kaplar her yanımızı.

Yaşı daha da müsait olanlar o günlerde yaşananları elbette kolay kolay unutamayacaktır.

Yıkık dökük bir şehirden, modern bir şehre dönüş hikayesine en çok onlar tanıklık edecektir.

Enkazlar, yıkılan binalar, çöken altyapı, bozulan yollar…

Bir şehir yeniden nasıl ayağa kalkmış? Bugün altyapısı sağlam, çeşmelerinden temiz su içilebilen bir Sakarya var.

Duble yollarıyla, kültür sanat alanlarıyla, parkları, meydanları, estetiğiyle diğer şehirlere örnek olan bir Sakarya mevcut.

Bugün 1999 depreminde yıkılan Sakarya’yı gözlerinizin önüne getirdiğinizde yaşanılabilir şehirler arasında 2. sırada yer alacak dense inanır mıydınız?

Başkan Zeki Toçoğlu’nun ısrarla üzerinde durduğu, taviz vermeyeceğini söylediği yatay mimariyi sadece depreme hazırlık olarak mı algılamalıyız?

Sakarya’ya özgü bir anlayış oluştu. Elbette depreme hazırlık noktasında da güzel bir uygulama olduğu aşikar.

Şimdi deprem bölgesinde olan, 47’de, 63’te ve 99’da büyük yıkımlar yaşayan Sakarya yeni bir depreme hazırlıklı mı?

Olası bir depremde aynı acıları tekrar mı yaşayacağız? Yine 'Sesimi duyan var mı?' çığlıklarına mı şahit olacağız?

Elbette depreme hazırlık konusunda atılan adımlar var. Ama orta hasarlı binalar konusu 18 hala bekliyor!

Büyükşehir’in orta hasarlı binalar konusunda gerekli tespitleri yaparak ilgili kurumlara ilettiği biliniyor. Ancak herhangi bir gelişme yok.

Neyi bekliyoruz? Yeni bir 'Unutmadık, unutmayacağız' diyeceğimiz bir felaketi mi?

Şunu da unutmayalım; bu sorumluluğun vebali çok ağır olur.